4 Nisan 2009 Cumartesi

Tekstilcilere birleşme çağrısı


Hürriyet gazetesinin haberine göre her iki sektörün de Uzakdoğu rekabeti karşısında amansız bir savaş verdiğini dile getiren TTSİS Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin, içeride ise kayıtdışı ekonomi, üretim ve istihdam üzerindeki yükler ile yaşanan ekonomik hadiseler nedeniyle sanayicilerin sıkıntılı bir dönemden geçmekte olduğunu vurguladı.
Türk tekstil sektörünün en eski ve köklü teşkilatı olan Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası olarak Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünü, her geçen gün eriyerek zarar gören ve kapısına kilit vurmaya kadar giden işletmelerin ayakta kalması için birlikte mücadele etmeye çağıran Halit Narin, “Gün, birlik günü. İçeride ve dışarıda yaşadığımız sorunlara karşı işletmelerimizin zarar görmesini engellemek için Türk tekstil ve konfeksiyon sektörleri olarak birbirimize kenetlenmeliyiz” dedi.
Üretim, istihdam ve ihracatın sigortası olan Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün gözden çıkarılmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Narin, sektörün birleşerek bu olumsuzluklara karşı birlikte hareket etmesini istedi. Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün devamlılığının esas olduğunu vurgulayan Halit Narin, sektördeki sanayicilere şöyle seslendi:
"Sizden bir ricam var, sakın işyerlerini kapatmayın. Bir kere kapandı mı, bir daha açılmıyor. O sektör, o ülkede bitiyor. Ne yapın edin varlığınızı devam ettirin. Bu halde gidemiyorsanız, küçülün. Gerekirse bir atölyeye dönüşün ama sektörden elinizi çekmeyin. Bir şekilde tekrar gelişme imkanınız olur ama kapatırsanız her şey bitmiş olur."


Sabih Samur Yorumu: Halit Narin bir marka. Son paragraf kendine ve sektöre inancını yitirmiş veya yitirmek üzere olan sanayiciler tarafından ofislerindeki Atatürk fotoğrafı ve Karınca Duasının yanına asılmalıdır. Bugünler zorda olsa geçecek. Yeterki dik durmasını bilelim.

3 Nisan 2009 Cuma

1929'da Ekonomik Kriz Nasıl Atlatıldı?‏


Dünya Ekonomik Krizi sonrasında, tüm dünya açlık çekerken Türkiye’de başta tarımsal ürünlerin artışıYoklar içindeki bir ülkede, yanmış, yıkılmış savaşlardan bitkin düşmüş Anadolu insanından bir ulus yaratılmış, 1929 yılından itibaren kendi ürettiğimiz ürünlerin tüketilmesinin teşviki için yerli malı kullanma haftaları düzenlenmiş “Yerli Malı Yurdun Malı, Her Türk Bunu Kullanmalı” sloganı ile tüm yurtta kutlanmıştır. 1929 yılında yaşanan Dünya Ekonomik Krizi sonrasında, tüm dünya açlık çekerken, Türkiye’de başta tarımsal ürünlerin verimliliğinin artırılmasına başlanmış, 1935 yılından itibaren başta Nazilli Dokuma fabrikası olmak üzere, Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası ve Zonguldak kömür tesislerinin temelleri atılmıştır. Yabancılar tarafından işletilen İstanbul telefon şebekesi de hükümet tarafından satın alınmıştır. Kendi üretebildiğimiz birkaç ürün olan şeker, dokuma ve kömür ile 1929 yılında görülen dünya ekonomik krizi sonrasında Türkiye Cumhuriyeti kendi kendine yeten bir ülke imajını tüm dünyaya duyurmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, her açıdan geri kalmış bir ülkeyi sanayisi olan ve ekonomisinin ağırlığını sanayi ürünlerinin oluşturduğu bir ülke haline getirecek önlemleri hızla yürürlüğe koymuştur. Tekstil, demir-çelik ve daha birçok sanayi kolunda kurulan fabrikalar peş peşe faaliyete geçmiştir. Bunun sonucunda 1929-1939 yılları arasında Türkiye'nin sanayi üretimi artış hızı dünya ortalamasının kat kat üstüne çıkmıştır. Bu döneme ait istatistikler Türkiye'nin sanayileşme yolundaki dev hamlesini gözler önüne sermektedir. Üstelik bunlar dış yardım ve borçlanma yoluna gidilmeden, sadece milli kaynaklara dayanılarak gerçekleştirilmiştir. 3 Nisan 1929'da Yerli Malı Toplantısı'nda biraraya gelen gençler yerli malı kullanacaklarına hep bir ağızdan yemin etmişlerdir.