18 Aralık 2008 Perşembe

TÜRKİYE'DE ÜRETENLERE SAYGILARIMLA...



15 yıldır 33 ülkenin çocuklarını giydiren Wenice Kids iç pazara önemli bir yenilikle giriyor. İlk kez hava durumuna göre bir dakika içinde ürünleri değiştiren otomatik raf sistemini uygulamaya hazırlanan şirket, 2010`da da dünyada ilk 10 firma arasına girmeyi hedefliyor



Çocuk giyim sektöründe 2008 yılında iç piyasa liderliğine göz diken Wenice, 2010 yılında da sektöründe dünyanın ilk 10 firması arasında yer almayı hedefliyor. İnovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına öncelik verdiklerini söyleyen Venice Kids CEO`su Oktay Özdemir, üzerinde çalıştıkları projeler hakkında da bilgi verdi. Akıllı mağazalar üzerinde çalıştıklarını kaydeden Özdemir`Hava değişimine göre mağazanın rafları bir dakikada o havaya uyumlu ürün konseptine bürünecek` dedi.

İHTİSAS MAĞAZASI

ENGELLİ çocuklara özel giysileri de yakında piyasaya süreceklerini kaydeden Özdemir, `Engelli çocuklar için içinde fizyoterapistin de olduğu ihtisas mağazaları olacak. Ayrıca ısıyı ayarlayan mont da geliştirdiğimiz projeler arasında. Satın alma psikolojisi oluşturuyoruz. Bir kırmızı etiketli ürün aldığınızda Kızılay`a, yeşil etiketli aldığınızda aldığınızda çevreye, mavide kimsesiz çocuklara, beyaz aldığınızda engelli çocuklara destek oluyorsunuz. Bir Mevlana koleksiyonu yapıyoruz. Dünyaya barış gerekli konseptiyle Mevlana günü dolayısıyla yapılacak şenliklerde yer alacağız. 30 Ağustos için projelerimiz var` diye konuştu.

202 ŞUBESİ VAR

WENICE Yönetim Kurulu Başkanı İdris Akdoğan ise 2007`yi 10 milyon dolar ciro ile kapatacaklarını, 2008 yılında da pazar lideri olacaklarını söyledi. Venice Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Zafer, iç piyasanın işlerinin yüzde 5`ini oluşturduğunu ağırlıklı olarak dışarıya çalıştıklarını hatırlatarak ilk 5 ayda 10 milyon Euro ihracat yaptıklarını yıl sonunda 30 milyon Euro ciro hedeflediklerini söyledi. Zafer, 2008 yılında ise bu rakamı 100 milyon Euro`ya çıkaracaklarını kaydetti. Şirket halen 33 ülkede 202 mağaza ve 370 satış noktasında kendi markalarıyla faaliyet gösteriyor.


Sitemizi takip edenler çok iyi bilirler ki Sabih Samur olarak fiyat tutmuyor bahanesi ile yurt dışında üretim yaptıranlara ve hatta yatırım yapanlara nefesim yettiği kadar karşı çıktım ve çıkmaya da devam ediyorum.


Bu karşı çıkışın doğru olduğunu yaşayarak gördük.İsim zikretmek istemiyorum fakat çok kuvvetli mağazalar zincirine sahip olan firmalarımız, Çin ve diğer Uzak Doğu ülkelerinde yaptırdıkları üretimle çok ciddi kazançlar elde ettiler.Yalnız hesap edemedikleri ve planlamadıkları ise işten çıkarttıkları personel, aynı zamanda potansiyel müşteri ve kendi ürününün ayaklı pazarlamacısıydı.


Dünya Krizini bir kenara koyarsak, biz tekstil sektörü olarak(iç pazar için konuşuyorum) kendi hatalarımızın kurbanı olduk.


Neler yaptık?


1-Şanımız yürüsün havamız olsun diye,her AVM'de yer aldık.


2-Boyumuzdan ve bütçemizden büyük reklam kampayaları yaptık.


3-"OUTLET" denen ucube kelimenin kendi ekmeğimize taş koyduğunu regola malımızı, BUTİK kalitesindeki imajımızı PAZAR mantığına ve havasına büründürdüğünü göremedik.


Türkçesi ayağa düştük.





Bu esnada Türkiye'ye ve Türk insanına, Türk gücüne inanan gerçek müteşebbisler ise uzun vadede kazandı ve kazanmaya devam edecek.


Bu bilgiler ışığında Türkiye'ye hizmet eden VENICE KIDS yönetimini ayakta alkışlıyor saygı ve şükranlarımı sunuyorum.


Her şey bu vatan için!





Sabih Samur

16 Aralık 2008 Salı

RIZIK







Şükrü Boz

Yeni Alanya Gazetesi

Köşe Yazarı


Rızık: Allahü Teâlâ tarafından, bütün canlılara beslenmeleri, barınmaları ve yaşayabilmeleri için, verilen şeylerdir. Buna göre yenilecek, içilecek, giyilecek, ev, ev eşyası ve yaşamak için gerekli olan bütün şartlar ve sebepler rızıktır.

Rızkı Allahü Teâlâ’nın verdiğini bildiren Âyet-i Kerimelerden bazıları şunlardır;

“Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkı, ancak Allah’a aittir.” Hud. 6

“Şüphesiz Allah, rızık veren ve güç kuvvet sahibi olandır.” Zâriyât: 58.

“Ey insanlar! Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın, Allah’tan başka bir yaratıcı mı var? O size gökten ve yerden rızık verir. O’ndan başka İlâh yoktur. O halde (haktan) nasıl çevrilirsiniz.” Fatır: 3.

“Sizi yaratan, sonra rızıklandıran,sonra öldüren ve daha sonra dirilten de odur.” Rum: 40

“(Ey Muhammed) De ki: Sizi gökten (yağmur indirerek) ve yerden (bitkileri çıkarmak suretiyle) rızıklandıran kimdir? De ki: Allah’tır.” Sebe: 24.

Rızkı Allahü Teâlâ’nın verdiği hakkında, sevgili peygamberimizin hadis-i şeriflerinden bazıları da şunlardır;“Sağ olduğunuz müddetçe rızık konusunda (birbirinizle) yarışmayınız. Çünkü insanı anası, üzerinde hiçbir giyecek olmaksızın kırmızı (bir et parçası) olarak doğurur. Sonra Allah ona giyeceğini ve rızkını verir.” Tergib ve Terhib: 4/16.

“Hiçbir kimse (kendisi hakkında) duyduğu ezâ (verici isnad ve iftira) ya Allah kadar sabırlı değildir. Kâfirler ve müşrikler Allah’a oğul isnâ ederler de Allah yine de onları âfâtlardan selâmette kılar ve onları türlü türlü nimetlerle rızıklandırıp yaşatır.” Sahih-i Buhari: 16/7252.

“Kulun (muhakkak) rızkı gelir. Eğer sekaleyn (insanlar ve cinler) bir araya gelip de onun rızkını engellemeye çalışsalar güçleri yetmez.” Cem’ul Fevâid: 5/23.

“Rızık kulu, ecelinin aradığından daha çok arar.” Cem’ul Fevâid: 5/24

Rızkı kendisinin verdiğini bildiren Allaü Teâlâ, rızkı temin için de çalışmayı, emretmiştir. Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyuruyor.“Ey insanlar! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman, Allah’ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan (rızkınızı) arayın. Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.” Cuma: 9-10.Hazreti Allah bu Âyet’i Kerime’de “Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan (rızkından) arayın” buyurarak, rızkın temini için çalışmayı emretmiştir.Dinimiz hem tembelliği ve hem de başkalarına el açmayı kesinlikle yasaklamıştır.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

SABİH SAMUR YORUMU: Rızık kelimesini hayatı boyunca ağzına dahi almayanlar, 2008 krizini canlı canlı yaşadıklarında, inançsız bir yaşamın(takiyye yapanlar hariç,dini ticari kullananlar da hariç) ne kadar yavan olduğunu anlamışlardır sanırım. Yüce Allah insanları zaman zaman rızklarını azaltarak,sağlıklarını bozarak ve bazen sevdiklerini kaybettirerek silkelemektedir.

Anlayana...

Umarım Sn. Şükrü Boz'un yazısındaki mesajları hep birlikte almışızdır.

Özellikle biz TEKSTİL SEKTÖRÜ mensuplarının rızka çok ihtiyacı olacak.

Kendi gücüne inanan ve inançlı olanlar mutlaka krizden alınlarının akıyla çıkacaktır.

Allah hepimizin ve sektörümüzün yardımcısı olsun.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Levent Çotuk ve Hayat Mücadelesi

RGS Global ismi ile bir rüzgâr esti 2004–2006 yılları arasında Tekstil Camiasında. Rüzgarın belki de kasırganın sahibi malum kişi Levent Çotuk ve ekibi idi.
Rodi Jeans'teki profesyonel yöneticiliğini başarı ile tamamlayarak Rodi Ailesinden alkışlarla uğurlandı. Mevcut birikimini ve müşteri portföyünü kendi kurduğu şirketinde değerlendirmek istedi ve öyle de yaptı.
Yaptı ama hepimizin yaptığı hatayı yaptı. Müşterinin peş peşe gelen talepleri doğrultusunda çok kısa bir zaman diliminde % 300 büyüme gösterdi. Anadolu Aslanları’na katıldı. Yozgat ilimizde en büyük istihdamı gerçekleştirdi. Dokuma ve Denim pantolon üretim tesisi Yozgat'ın belli bir dönem gurur kaynağı oldu.
İşte hata da bu nokta da başladı.İş potansiyeli ve yatırımları destekleyecek finans planlamasına aynı özeni göstermeyerek belli bir dönem sonra, malum nakit akışı sıkıntısı ve peşinden gelir-gider dengesi sıkıntıları...
Ve beklenen son; 300 kişinin işsizler ordusuna katılması, İTO’dan bir kaydın daha silinmesi.İki yıl süren bir takip. İcralar, dosyalar, alacaklıları tek tek ziyaret etmesi, ev adresinin resmi ve fiili olarak değişmemesi(aynı kalması),telefonunun 24 saat açık olması, herkese cevap vermesi ve insanlardan KAÇMAMASI...
İki yılın sonunda silkiniş, kalınan yerden devam kararı.
En iyi savunmanın karşı taarruz olduğunun bilincinde olan Levent Kardeşimize çıkmışolduğu hayat kavgasında başarılar diliyoruz.
Bu savaşı sembolize etmek amacıyla kamuflajlı fotoğrafını kullanıyoruz.
Onurlu mücadelende yolun ve bahtın açık olsun.
Unutma! Düne kadar seninle zaman zaman saygı sınırlarını dahi aşan diyaloglarda bulunanlar (sen dimdik durduğunda iş gücünle, yarattığın istihdamla) emin ol sana yeniden Levent Ağabey diyeceklerdir.
.
.
Levent Çotuk'tan Öğütler
1) En küçük çekirdek olan ailene sığın, tüm zamanını sadece eşin ve çocuklarınla geçir. Yalnız onlardan güç alabilirsiniz.
2) Sağlığına dikkat et! (sigarayı bırak) Vücudunu dinç (fit) tut!
3) Ne iş yapıyorsan en iyisini yapmaya çalış, az da olsa fark etmez, sunduğun ürünün en kalitelisini ver piyasaya.
4) Bulunduğun pozisyonu (borçlarını v.s.) çok net olarak gör, algıla ve tablona hakim ol.
5) ALLAH ile aranı düzelt!
Sabih Samur

2 Aralık 2008 Salı

2008/2009 Sonbahar Kış Sezonu


Tasarımcılar 2008/2009 Sonbahar Kış sezonunda nelere önem verdiler, neye dikkat ettiler? İşte sezonun kısa bir özeti.
Şehirli kadının doğaya özlemi 2008/2009 Sonbahar Kış koleksiyonu ile bir nebze olsun giderildi. Yöresel motiflere verilen önem ve geçmişin izlerini taşıyan tasarımlar 2008/2009 sonbahar kış sezonuna damgasını koydu demek yanlış olmaz. Bu sezon ağırlığını hissettiren bir diğer unsursa, tasarımcıların çok fazla yer verdiği İskoç kumaşı ve ekoseler oldu. Hemen hemen her koleksiyonda rastladığımız ekoseli ceketler, montlar ve paltolar bu sezonun en çok göze çarpan deseni oldu. Ayrıca kadife, yine unutulmadı ve ünlü tasarımcıların koleksiyonlarında saf yün kumaşlarla birlikte yer aldı. Her şeye rağmen, bozkır iklimin soğuk havasından, denizin neminden etkilenen ılıman bir havaya kadar her koşula uygun göz alıcı tasarımların yer aldığı 2008/2009 Sonbahar Kış sezonu başladı ve gardroplarımızda yerlerini hızlıca alıyor. Tasarımcılarsa bu arada boş durmuyor ve yeni sezon çalışmalarını sürdürüyorlar.
Kaynak : Medya Moda

28 Kasım 2008 Cuma

SİCİL AFFI NEDEN GEREKLİ?


Sicil Affı Neden Gerekli?

2008’de Türkiye’de yaşayan üç kişiden sadece birinin sicilinin temiz olduğunu biliyor muydunuz?
O birin de ticaret için yeterli yaş grubunda olmadığı için temiz kaldığını? Şaka gibi.
1980 yılından beri belki de daha önceki yıllardan bu yana işlenmiş suçların sile beraber peşi sıra bugünlere kadar geldiğini ve tabiri caiz ise kirli bir olduğunuzu biliyorsunuzdur.
Düşünün bundan 5 sene evvel ticaret yapmışsınız ve çekiniz yazılmış. Zaman geçmiş durumunuz düzelmiş tekrar ticaret yapacaksınız ne mümkün? Bankalar nezdinde kirli bir kişi olarak ne çek karnesi, ne kredi ne de kredi kartı alabilirsiniz. Çünkü siciliniz bozuk.
Hal böyle iken Türkiye’de kendi ismi ile iş yapabilen, parmak sayısı kadar az. Ne oluyor peki?
Ne kadar akraba veya arkadaş çevresi varsa temiz, adı kirlenmemiş onlara müracaat. Çünkü senin adının bir geçerliliği maalesef yok.
Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’nin önüne yepyeni, tertemiz bir sayfa açmaları gerekiyor.
Ticaret ile uğraşan daha doğrusu legal olarak uğraşamayan kişilere bu imkânın tanınarak iş ve işlem hacminin arttırılması gerekiyor. Bunun da çözümü TBMM’den geçiyor.
TBMM, Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinden ziyade, (elalem diyor diye değil) ülkemizin milli menfaatleri doğrultusunda Sicil Affı’nı bir an önce çıkartmalı ve yürürlüğe sokmalıdır.
Bunu takip eden bir sonraki adımda “Ticari Suçlardan Ötürü Özgürlüğü kısıtlayan maddelerin devre dışı bırakılması” olmalıdır.
Örneğin,36.500 YTL tutarında karşılıksız bir çek için 365 GÜN hapis yatmak gerekmektedir. Borç ödenmediği gibi alacaklı ve borçlu karşılıklı olarak hiçbir sonuca varamamaktadır.
Ticarette kaybedilen maddi kayıp, itibar ve ismin yine ticaret ile giderilebileceği gerçeği göz önünde bulundurularak, şahıs ve kurumların birbirlerine olan borçlarını kurulacak olan (konuya çok iyi hâkim) İhtisas Mahkemeleri ile garanti altına almaları sağlanmalıdır.
Türkiye’nin krize doğru koşan bir dünyada, ticaret erbabına, esnafına, işadamına ihtiyacı vardır.


Sabih Samur

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun


14 Kasım 2008 Cuma

TEKSTİL YAN ÜRÜNLERİ SANAYİİNDEKİ SON DURUM





Merter'de dükkanlar ve iş yerleri birbir kapanırken sektörden çıkmayıp, mücadele kararı alan Türkiye'nin çapına ve kendi vizyonuna güvenen bir kaç firmadan biri, ERMA TEKSTİL AKSESUARLARI.


Erma Aksesuar Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Macit ile sektörün nabzını tutmaya çalıştık.




Sabih Samur : Ertan Bey öncelikle hayırlı işler diliyorum. Kapanan firmalardan batağınız oldu mu?


Ertan Macit : Çok teşekkürler. Sizinde vurguladığınız gibi gücümüz elverdiği nisbette, genel giderlerimizi gözden geçirerek, konfeksiyon ihracatçı firmalarının fiyat tutturmasına, sipariş almalarına dolayısıyla bizim de ticari faaliyetimizin devamını sağlamaya çalışıyoruz.


Çalışıyoruz çalışmasına da batacak firmanın kokusunu almak gerekiyor.


Sabih Samur: Ne gibi tedbirleriniz var bu konuda?


Ertan Macit: Bakınız aynı askerlikteki gibi istihbarata önem vermek gerekiyor.

Samimi söylüyorum, artık çoğu firma istihbarat birimi kuruyor.Ne yapar bu birim? Bu birim finansman departmanı bünyesinde müşteriler hakkında bankalar ve çalıştığı firmalar nezdinde araştırma yaparak, daha o firma ile çalışmaya başlamadan yani tabiri caizse gol yemeden gerekli savunma tedbirlerini almak, diyebiliriz.
Sabih Samur: Son olarak söylemek istediğiniz be şey var mı?
Ertan Macit: Erma Aksesuar olarak aslında bizi konfeksiyon firmalarının dış uzantısı gibi görebilirsiniz. Çünkü büyük ölçekli firmalar yaptıkları küçülme operasyonları ile işten çıkartmak zorunda kaldıkları elemanlara yaptıdıkları görevleri bizlerle çözümleme yoluna gitmektedirler.
Bu gün biz Aslında Erma Aksesuar'dan ziyade ERMA ORGANİZASYON adını almış durumdayız. Düşünün firmanın yeri geldiğinde kraş, kağıt baskı ve hatta plise işlerini dahi üstlenebilmekteyiz.
Umarım Türkiye'deki yatırımlarını Mısır'a ve Tunus'a kaydıranlar yol yakınken yaptıkları hatayı fark edeceklerdir.
HER ŞEY TÜRKİYE İÇİN !









30 Ekim 2008 Perşembe

İHKİB Koltuk Savaşları


14.06.2008 Cumartesi



İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) başkanlık koltuğu yarışı 24 Haziran’da sonuçlanacak. Seçilmiş yeni başkan görevine başlayarak taahhütlerini yerine getirmeye çalışacak.
İHKİB başkanlığı neden önemli?
İHKİB’in yönettiği bütçe yaklaşık 32 Milyon YTL.’yi buluyor. 2007 yılı ihracatının 13 Milyar Doları İHKİB üzerinden gerçekleşmiş. Bu rakam Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 11’ine denk geliyor. Daha açık bir ifade ile, Türkiye’den yapılan Hazır Giyim ihracatının yüzde 80’ini temsil ediyor.
Şu an ki İHKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ve yine aday. Diğer üç aday ise eğer son dakika çekilmeler ve ittifaklar yaşanmazsa; Hikmet Tanrıverdi, Nedim Özbek ve Abdi Köse.
Tüm adaylar, kendini ispatlamış, sektörde bir yerlere gelmiş kişiler. Birikimlerini ve tecrübelerini başkanlık koltuğunda değerlendirmek istiyorlar.
Tanrıverdi, tüm sektörü kucaklamaktan, uzlaştırıcı ve ulaşılabilir olmaktan bahsediyor.
Abdi Köse, kayıt dışına son vermekten bahsediyor.
Başkan Orakçıoğlu, “sektörü siyasete girmek için basamak olarak kullandığım iddiaları var, böyle bir şey düşünmedim. İcraat dönemimde AB ile partner olarak önemli projeler ürettik” diyor.
İlk adaylık başvurusunda bulunan, Nedim Özbek ise; “Türkiye’de moda, marka, katma değerli üretim öne çıkarken, meydanı boş bırakamazdık” diyor.
Diğer taraftan İHKİB Başkanı Orakçıoğlu’nun Yön. Kur. Üyesi iken, 2007’de istifa eden ve başkan adayı Hikmet Tanrıverdi’nin listesine giren ÖZAK Tekstil Yön. Kur. Bşk. Ahmet Akbalık, “Orakçıoğlu, Dokuz yıldır, siyasete girmek için İHKİB’i kullanıyor. Sıkıntılı olan sektörün üzerinden siyaset yapmak, sektöre verilecek en büyük zarar. Siyaset sektörel kuruluşlarla değil, Ankara’da yapılır” diyor.
Evet, sevgili okuyucular, 14 bin üyeli İHKİB’in durumu bu. Herkes bir şeyler söylüyor, ama hiç kimse “Biz nerede hata yaptık?” demiyor.
Naçizane, Sabih Samur olarak 14 bin üye adına birkaç sorum olacak!

1- İTKİB’e bağlı ve isminde “İstanbul” kelimesi yer alan bir birlik olarak, İstanbul’da, üretimin temel
direği olan, fason üretim yapan atölyelerin iyileştirilmeleri ile ilgili neler yaptınız? Ne gibi
projeleriniz var?
2- Çin ve Uzakdoğu ülkeleriyle baş edebilmek için MPM ve TÜBİTAK ve gerektiğinde DPT ile kısa
ve uzun vade, çalışma projeleriniz var mı?
3- İstanbul ve Türkiye genelinde % 40–50’lere varan “Atıl Kapasite” varken, Mısır’da ne aradığımızı,
sesli olarak dile getirecek misiniz?
4- İhracat yaptığımız markalar, İstanbul ve diğer büyük şehirlerde, kendi mağazalarını açtılar. Örneğin X yabancı marka 9 YTL’ ye PSF ile satış yaparken, aynı kalitedeki tişörte kendi markanızla 19 YTL PSF ile nasıl rekabet etmeyi düşünüyorsunuz?
İç pazara yönelik Ulusal bir stratejiniz ve sloganınız var mı?
5- Enerji giderleri konusunda, hükümete baskı yapılması için çalışmalarınız var mı?
Umarım tüm bu ve benzeri sorulara olumlu yanıtlarınız vardır ve o koltuğu hak ediyorsunuzdur.
Gönlümüzdeki başkan, sektörü, tekrar lokomotif sektör durumuna getirecek çapta, genel kültürde
ve vizyonda olsun.
Başarılar dilerim.

İnşaat Sektörü batma noktasına geldi


06.06.2008 Cuma

Büyü bozulmaya başladı. AKP’nin Pembe bulutları dağılmaya, gökyüzünün karanlığı ortaya çıkmaya başladı. Dün iktidarın sesi olanlar çark etmeye başladı.
Rifat Hisarcıklıoğlu. Odalar Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı. Yatay bir geçiş yapmaya çalışıyor:
Türkiye’nin % 7 büyümeye ihtiyacı olduğunu vurgularken, diğer taraftan da “Bunun için siyasi ve ekonomik istikrara ihtiyaç var” diyor. Bu cümle ile AKP hükümetine gülümserken peşinden tokadı patlatıyor; “Yılın ilk üç ayında protesto edilen senet % 17 arttı. İç piyasa, Anadolu alarm veriyor.” , “Demir ve çimento zamlarıyla inşaat sektörü batma noktasına geldi.” Diyor.
Ey gidi koca başkan. Bütün bu saydıkların bir günde mi oldu? Dün neredeydin? Geçen ay, bir önceki ay? Eleştiri yapman gerektiğine ne zaman karar verdin?
Biz bu köşeden(http://www.yenialanya.com/) Tekstil sanayi öksürürse Turizm, İnşaat ve hatta Otomotiv sektörü zatürree olur, demiştik. Demez olaydık!
Çoğu inşaat firması taahhütlerini yerine getiremeyecek, önce işleri yavaşlatacak, belli bir süre sonra ise tamamen durduracaklar. Bir sürü mağdur insan…
Olan yine eski adıyla “Orta direk”, yeni adıyla “Ortalama halktan biri”ne olacak!
Bakalım zaman neler gösterecek, görünen o ki bunlar Türkiye’nin iyi günleri.

8 Mayıs 2008 Perşembe

Çin tekstil ve giyimi dünyaya zehir saçıyor

Çin'de üretilen bazı oyuncakların zararlı olduğunun ortaya çıkmasından sonra, şimdi de tekstil ürünlerinde tehlikeli seviyede formaldehid bulunduğu ortaya çıktı. Yeni Zelanda'daki tüketici haklarıyla ilgili bir televizyon programı, Çin'den ithal edilen yünlü ve pamuklu giysilerde güvenli seviyenin 900 katı kadar formaldehid bulunduğunu ortaya çıkardı. Bunun üzerine hükümet de soruşturma başlattı."Target" adlı programın yapımcısı Simon Roy, resmi kurum Agriquality'nin bilim adamlarının, çeşitli çocuk ve yetişkin giysilerini incelediğini belirterek, sonuçların, bir hata yapıldığını düşündürtecek derecede şaşırtıcı çıktığını söyledi. Kumaşların sürekli ütülü gibi olmasını sağlayan kimyasal bir koruyucu olan formaldehid maddesinin deride alerjiden kansere kadar birçok sağlık sorununa sebep olabileceği belirtiliyor.
Tüketici Hakları Bakanlığı Genel Müdürü Liz MacPherson, konuyu çok ciddiye aldıklarını belirterek, araştırma başlattıklarını söyledi. Bu arada, The VVarehouse adlı parakende satış firması, pazen pijamalarının alev almasıyla 2 çocuğun yanması üzerine, hafta sonunda Çin'de üretilen pijamaları piyasadan toplama kararı aldı.
Hollanda ise başta oyuncak ve tekstil ürünleri olmak üzere son dönemlerde Çin yapımı ürünlerde kansere yol açan zehirli maddelere rastlanılması üzerine, bu ülkeden ithal ettiği mallar üzerindeki kontrollerini artırdı. Ekonomi Bakanlığı Devlet Sekreteri Frank Heemskerk, Çin ithal ürünlerinin ülkeye girişinde kalite ve insan sağlığı yönünden AB ölçülerini de dikkate alarak denetimlerinin sıkıştırıldığını açıkladı. Tüm kurum ve kuruluşlarla ilişkiye geçildiğini belirten Devlet Sekreteri, bu kurumların da konunun önemini bildiklerini, sorunun, tüketici çıkarlarının yanı sıra uluslararası ticaret açısından da büyük önem taşıdığını söyledi.Devlet Sekreteri Heemskerk, sorunun çözümünün Çinli yetkililerle görüşmekten geçtiğini vurguladı ve bu çerçevede üst düzey bir heyetin gelecek ay Hollanda'ya resmi ziyarette bulunacağım anımsatarak, bu görüşmelerde konunun ayrıntılı olarak ele alınacağım kaydetti.
Bu arada Çin'den ithal edilen ürünleri taşıyan konteynerlerin hemen hemen yarısının insan sağlığı açısından tehlikeli olan zehirli gazlar içerdiği bildirildi.Hollanda Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü uzmanlarının yaptığı denetimlerde, başta ağaç ürünleri olmak üzere yükün taşındığı konteynerlerde, insan vücuduyla temas sırasında tehlikeli olabilecek zehirli madde kalıntıları belirlendi. Uzmanlara göre, yük yola çıkmadan önce olası zararlı böceklere karşı ürüne ve konteynerlerin dışına zehirli gaz sıkılıyor ve bu gazın sıkıldığım bildiren uyarı etiketleri konteynerlere, maliyeti artıracağı gerekçesiyle yapıştırılmıyor.
Uzmanların verdiği bilgiye göre, zehirli gazlar, özellikle sentetik ürünlerde, yatak ve halılarla mobilyalarda aynen kalabiliyor. Hollanda'da geçen hafta Çin yapımı piyasaya sürülen bin 300 dolayındaki yatakta zehirli madde bulunduğu öğrenilmiş ve tüketicilerin geri getirmesi istenmişti. Yataklarda zehirli madde bulunduğu, Rotterdam Limanı'nda aynı yataklardan bir parti mal üzerinde yapılan kontrol sırasında fark edilmiş ve kontrol edilen bütün yataklarda zehirli maddeye rastlanmıştı.

KAYNAK : www.tekstilisveren.org

DENİMDER












DENİM SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TANITIM


Nedim Özbek

Başkan


Derneğimiz Türkiye’de denim hazır giyim ve konfeksiyon sanayinin gelişmesine katkıda bulunmaya çalışmak, denim sanayicileri arasında mesleki sektörel ve sosyal dayanışma ve işbirliği tesisi etmek, ortak haklarının korunmasına yönelik çalışmalar yapmak, haklarını savunmak amacı ile kurulmuştur.
Bu amaç doğrultusunda derneğimiz;
Türkiye’de denim hazır giyim sektörünün markalaşması çalışmalarına öncülük etmek ,bu sanayi dalının kalifiye eleman ihtiyacını karşılamak üzere çalışmalar yapmak, eğitim programları düzenlemek, sektörel ve mesleki sorunların çözümüne çalışmak amacı ile teknik ve bilimsel araştırmalar organize etmek, yeni projeler üretmek ve mevcut sorunların çözümüne ilişkin öneriler geliştirmek, sektörün ihtiyaç duyduğu her türlü hammaddenin nitelik ve nicelik olarak ulusal ve uluslar arası standartlara uygun hale gelmesi, tedariki satış ve pazarlama şartların sektörün arzu ettiği biçim ve standartlara uygun hale gelmesini sağlamak Türkiye yi sektörde bir moda merkezi haline getirmeye çalışmak ihracata ilişkin düzenlemelerin kolaylaştırılmasını sağlamak.
Tüm amaçlarını gerçekleştirmek için her türlü toplantı açık oturum sempozyum gibi sosyal etkinlikler yapmak Türkiye de ve başka yerlerde derneğin amacına uygun düzenlenecek toplantı fuar kongre vb. etkinliklere katılmak.
Üyeleri ile ilgili sektörler arasında birlik ve dayanışmayı arttırmak için balo, konser, giyim fuarları, defileler düzenlemek veya bunlara katılmak, sektörün gelişmesine yönelik ulusal ve uluslar arası yarışmalar günler, geceler ve benzeri etkinlikler gerçekleştirmek.
Derneğin amacına yakın ulusal ve uluslar arası dernek, vakıf ve benzeri kuruluşlar ile işbirliği kurmak, ortak etkinlikler gerçekleştirmek.

Tarım organik, üretim ekolojik olmalı.

Bossa Denim’in küresel ısınmayı ve organik tekstili tartışmak için biraraya getirdiği tekstil sektörü karar verdi:

“Tarım organik, üretim ekolojik olmalı.”


Bossa Denim’in öncülüğünde, Türkiye’deki tekstil konusunun öncülerini ve ülkenin dört bir yanından pamuk konusunun uzmanlarını biraraya getiren “Bossa Denim Geleceğe Bakıyor” sempozyumu 28 Şubat’ta İstanbul’da yapıldı. Toplantının gündeminde ekolojik üretim başroldeydi.

Küresel ısınmanın nedenleri ve etkilerin değerlendirildiği toplanıtda bir yandan da dünyada ve Türkiye’de pamuğun geleceği masaya yatırıldı. Türkiye’deki pamuk üretiminde bölgesel teşviklerden küresel ısınımanın tüketici davranışlarındaki etkisine bir çok önemli konu tartışıldı.

Toplantı, Bossa Denim Satış ve Pazarlama Grup Müdürü Hakan Kortan’ın dünyamızın yaşamakta olduğu değişimden hareketle, “Ortak geleceğimiz ve gezegenimiz için iyi bir şeyler yapmak zorundayız” diyerek yaptığı açılış konuşması ile başladı.

TADER (Tekstil Araştırma Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Işık Tarakçıoğlu, küresel ısınmanın nedenleri ve dünyaya etkilerini anlattı,
dünyada ve Türkiye’de pamuğun geleceğini değerlendirdi.

Bossa Denim ve Spor Giyim Ürün Geliştirme ve Ürün Yönetimi Müdürü Dr. Dilek Erik, küresel ısınmanın tüketici davranışlarındaki etkisini anlattı. Bossa Denim’in çevre misyonunu ve üretim anlayışını dinleyicilerle paylaşarak, katılımcıları daha ekolojik bir sektör olmaya çağırdı.

TARGEV (Türkiye Tekstil, Hazır Giyim, Deri Sanayi, Teknoloji ve Tasarım Araştırma Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Nebahat Kılıç, organik ürünlerin değişen çevre koşullarında üreticiye ve tüketiciye kattığı değerleri gündeme getirdi.

Egedeniz Tekstil AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Ünsal, organik pamuk ve tekstil konusundaki birikimlerini paylaştı.

Son olarak konuşan TOBB Konfeksiyon ve Hazır Giyim Meclis Başkanı Umut Oran ise Türkiye’deki pamuk üretiminde bölgesel teşviklerin rolünü değerlendirdi.

Program, sempozyum sonrası verilecek kokteylle sona ererken, tekstilciler artık “Tarım organik, üretim ekolojik olacak.” diyerek dağıldılar.

KAYNAK : İHKİB

26 Nisan 2008 Cumartesi

Narin: Tekstilde Kriz Yaratanlar İthalattan Nemalananlardır


TTSİS Başkanı Halit Narin, sektörde kriz yaratanların ithalattan nemasını alan insanlar olduğunu söyledi. Narin, “Yapılması gereken bir tek şey var; önce Türk, önce Türkiye! Ve bu sloganın içine de katmadeğere katkıda bulunacak olan ithalat...
Yani yatırımı önleyecek, üretimde işsizliği teşvik edecek olan mantığı ortadan kaldıracak, aynı zamanda yatırımı teşvik edecek küçük ithalat... Yüzde 3’ler, yüzde 5’ler gibi” uyarısında bulundu. Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin, "Sektörde krizi yaratan insanlar ithalatçılardır, ithalattan nemasını alan insanlardır" dedi. Narin, bu insanları n bugüne kadar hep havadan para kazandıkları için kârları düşünce şikayet etmeye başladıklarını söyledi. Kanal 24 televizyonunda 27 Şubat 2008 tarihinde yayınlanan "Moderatör" programı nda Remziye Demirkol'un soruları nı yanıtlayan Narin, sektörde yaşanan sıkıntıların kaynağını ve alınması gereken tedbirleri anlattı. Narin'in sorulara yanıtları şöyle:
2008 yılının sıkıntılı bir yıl olacağı yönünde uyarılarınız oldu. Gerçekten bugün sektör için bir krizden söz edebilir miyiz? Ne boyutta bir sıkıntı yaşanıyor?
NARİN: Şimdi niye tekstili muhatap alıyorsunuz?
En büyük sektörlerden biri olduğu için.
NARİN: Türkiye’de bir ekonomik darboğ aza girme eğilimi olduğu yerde tekstilde de bir sıkıntı olacak. Şimdi Türkiye’de tekstile bakarken hükümet başta olmak üzere herkesin şunu düşünmesi lazım: Eğer Türkiye’nin en büyük sektörü, en çok işçi çalıştıran, en çok yatırım yapan sektöründe bir kriz konuşuluyorsa -ki gerçekte böyle ciddi bir kriz şu anda yokbu Türkiye’nin her tarafında var demektir. Bu bir trafik sapması gibi tekstilin üzerine yükleniyor.
Yani, mevcut sıkıntı bize de yansıyor diyorsunuz?
NARİN: Şiimdi tekstilde kriz var diye söylüyor arkadaşlar, hepsi iş sahibi. Ama ben, aynı zamanda bir de sektörün temsilcisiyim. Şimdi sektör temsilcisi olmak demek, yalnız kendi sektörünü düşünen bir insan demek değildir. Çünkü sizin evinizde derdiniz varsa, bu komşunuzda da dert var demektir. Eğer siz mutluysanız, komşunuzun derdi varsa, bu sizin zaten mutlu olmanıza mani olur. O yüzden Türkiye’nin bir kriz ortamına girmemesi için hepimiz çalışıyoruz. Ama krizin haberciliğini ve öncülüğünü yapacak olan sektörün de tekstil olduğunu söylüyoruz ve bu gayet normal bir şey. Neden? Çünkü Türkiye’de yanlış bir felsefe var. Başta hükümetimiz olmak üzere, bütün odalarımıza, Odalar Birliği'mize ve esnaf kuruluşlarına üretmeden pazarlama yaparak kalkı nmak isteyen yanlış felsefe geldi. Siz üretmeden nasıl para kazanırsınız? Üretmediğiniz bir şeyi satma imkanı var mıdır? Amerika modelini alın. Amerika niye bu kadar güçlü? Niye Avrupa bu kadar güçlü değil? Çünkü Amerika ürettiğinin pazarlamasını yaparak güçlü.
Peki, bugün bizim üretimimizde bir sıkıntı var mı?
NARİN: Bugün Türkiye’de üretime bakış açısı sıfır. İnşaat sektörü haricinde Türkiye’de yatırım politikası düşünülmeyen bir ülke durumuna girdik.
Tekstil üzerinde konuşursak?..
NARİN: Tekstil üzerinde sıfırın altında.
Neden?
NARİN: Çünkü Türkiye’de neyi satacaksı nız? Ürettiğinizi. Biz neyi satıyoruz şu anda? Başka ülkelerin ürettiğini, onların komisyoncusu gibi satıyoruz. Pakistan’dan, Hindistan’dan mal getiriyoruz. Kim getiriyor? Üç beş tane ithalatçı. Bunun içerisinde sanayici arkadaşımız da var. O ülkelerin namına pazarlıyorlar. Kendi malımız ne oluyor? Kendi malımızın istikametini ve çalışma düzenini hiçbir bakanlık takip etmiyor. Peki, kendi üretimini takip etmeyip de başka ülkelerin komisyoncu satıcısı olan bir ülkede niye yatırım yapacaksınız? Yapamıyorsunuz. Bir bakanlığımız var, ben hep tenkit ediyorum. Sayın Kürşad Tüzmen de Oğuz Satıcı da bana kızıyor. Ama ben bir meslek başkanıyım. Niye ihracat rakamını söylüyorsunuz da bu ihracat için yapılan ithalat rakamını yanında söylemiyorsunuz? Siz Türkiye Cumhuriyeti'nin değerli bir bakanısınız, bir teşkilat başkanısınız. Siz Türkiye’de yapılan ihracatın rakamının içinde Türk işçisinin ve Türk becerisinin, Türk sanayicisinin rakamlarını artırmak için varsınız. Yoksa ihracat bayrağı taşımak için değil. Siz başka ülkelerin bakanı, siz başka ülkenin sivil teşkilatı başkanı değilsiniz ki; burada çelişki içindeyiz. Bu böyle olmayı nca da benim sanayici arkadaşlarım sırf vergi vermemek için yatırımları yeniliyorlar. Bu, tekstil sektörü yatırımı manasına gelmez. Niye yatırım yapı lmıyor? Kar yok. İthalatın getirmiş olduğu haksız rekabetin karşısında üretim yapmanın mantığı yok. fiimdi sizin sözünü ettiğiniz, başka ülkelerden alıyoruz ve burada satıyoruz noktasında galiba. Bu tercihin sebebi Çin, Hindistan gibi ülkelerde daha ucuz iş gücüyle, daha düşük maliyetlerle alıp satma imkanı ortaya çıkıyor.
NARİN: Bakın, siz üniversite okudunuz değil mi?
Elbette.
NARİN: Sizin yerinize dışarıdan üniversite okumuş talebeler bulsak, siz ne olurdunuz?
İşsiz olurdum tabii ki.
NARİN: Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarının öncelikleri vardır. Bunun ne ticarette ne de eğitimde ikinci plana atılması mümkün değildir. Halkımızın okuması, bilinçlenmesi, iş sahibi ve refah sahibi olmak mecburiyeti vardır. Bunu şu veya bu şekilde ve aslı olmayan dünya ticaretindeki rekabet kuralları içerisine sıkıştırarak kendi yatırımcını, işçini, mühendisini ve üniversite mezununu ikinci plana atamazsın. Bugün Türkiye’de olan hadise budur.
Peki, ne yapılması gerekiyor?
NARİN: Yapılması gereken bir tek şey var; Önce Türk, önce Türkiye! Ve bu sloganın içine de katmadeğere katkıda bulunacak olan ithalat... Yani yatırımı önleyecek, üretimde işsizliği teşvik edecek olan mantığı ortadan kaldı racak, aynı zamanda yatırımı teşvik edecek küçük ithalat... Yüzde 3’ler, yüzde 5’ler gibi. Dahilde İşleme Rejimi’nin ilk geldiği mantık zaten buydu. Ama bugün Dahilde İşleme Rejimi bir istismar mevzuu olmuştur. Gümrüklerimizin çok ciddi disiplinli olması icap ederken, birçok hadiseler olduğunu hep biliyoruz. Hükümetimizi hep ikaz ediyoruz. 15-20 yıl önce Fransa televizyon ve otomobil ithalatında Lion şehrini Marsilya’ya gelen Japon malları için kullanmış. O zaman Çin yoktu, daha çok Japonya vardı. Lion şehrinde gümrükteki memur da haftada bir gün çalışırmış. Neden? İthalatın girişini usullere uygun şekilde yavaşlatarak kendi vatandaşının menfaatini korumak için. Bizde ise ithalatçı ya bütün imkanlar açılıp, hesap sorulmuyor. Açık açık söylüyoruz. Enerji hariç 130 milyar dolarlık ithalatımızın eğer üzerinden vergi alınacak olsa, Türkiye’nin bütçe açığını kapatmak bir yana, Türkiye’de büyük yatırım yapacak bir gelir elde edilir. Çünkü hala yüzde 65 kayıtdışı var.

Bu önemli bir sorun sizin sektörünüz için...

NARİN: Bunun nedeni ithalat... İthalatın o kadar büyük avantajları oluyor ki. Bu ithalatçılar "Türkiye’de pahalıdır" sloganıyla bizleri kötülüyorlar. İkinci bir sloganları var; "Türkiye marka üretmiyor." şimdi düşünün ki Türkiye dünyanın her yerine ünlü markalara üretim yaparak mal satıyor. Bizim marka üretmemize bugün ihtiyaç yok ki! Biz zaten dünya markalarının besleyicisiyiz. Ama bizim bir eksiğimiz var: Sanayici bugün kötü adam. Sanayici makbul insan değil. Çin de bir problem değil. Çin ismi, kendi kendine büyüdü ve bugün başı derde girdi bana göre. Neden? Çünkü 1 milyardan fazla insanı var. Hiçbir şeyi yok. Bir de Amerika ile yarışa girdi. 'Herkesin her şeyi olsun' denildi ve Çin’de bugün artık enflasyonlar yüzde 7’lere çıktı. Çünkü artık dünyaya mal üreterek rekabet yapamaz, kendi iç tüketiminin problemi içine girdi.

Peki, tekstil fakir ülke sever, zengin ülkede olmaz görüşüne katılıyor musunuz?

NARİN: Çin zengin mi, fakir mi? Çin’in bir eyaleti var, milli geliri fert başına 11 bin dolar olmuş. Ama aynı zamanda paranın resmini dahi görmemiş insanlar da var. Milli geliri 11 bin dolar olan eyalette çalışan kaçak işçiler hesaba dahil edildiğinde ortalama gelir 7 bin dolara düşüyormuş. Böyle bir yarış var. Biz Türkiye’de ne yarışı yapı yoruz? Tekstilde istikrar yarışı yapıyoruz. Tekstili, Türkiye’nin her tarafına yaymışız. Türkiye’nin iki tane imkanı var; biri, hayvancılık, diğeri tekstil. Otomotiv ise çok büyük bir hadise. Belli yerlerde avantajı var. Hükümet, Türkiye'nin parasal problemini halledecek olan girişimlerde buluyor. Ama hükümetimizin bir eksiği var, parası yetmeyecek. Çünkü Türkiye’nin de talepleri artıyor, halkın ihtiyaçları artıyor. O yüzden sektörlerin hepsini yeniden yatırım ve atılıma sokması lazı m. Tekstildeki yatırımların hepsi geri vitese takılmış durumda. Zengin adedi artan bir ülke durumuna girdik. Peki, zengini artan bir ülke, 70 milyon için ne ifade ediyor derseniz bunu konuşmak bile yanlış. Toplumun kalkınma düzeyini konuşmuyoruz bugünlerde. Niye konuşamıyoruz? Çünkü şu anda cemiyetten sakladığımız bazı rakamlarımız var. İhracatta yaptığımız gibi. Neden ihracat rakımını konuşuyoruz da bunun girdisini konuşamıyoruz? Niye otomotiv sektöründen 'bayrağı aldı yürüyor' diye bahsediyoruz da bu sektörün dışarıdan ithalat girdisini konuşamıyoruz? Halbuki ilk otomotiv üretimine başladığımız zaman Devlet Planlama Teşkilatı'na göre ilk yıl yüzde 60’lar, iki sene sonra yüzde 50’ler, beş sene sonra yüzde 40’lardan fazla ithalat yapılmayacak, gerisi yerli mal olacaktı. Bu felsefeleri unutan bir Türkiye’nin kalkınma projesini istediği gibi yapması mümkün mü? TOKİ’lerle falan Türkiye kalkınabilir mi? Mümkün değil.

Bu görüşlerinizi ve beklentilerinizi kuşkusuz hükümetle de değerlendiriyorsunuzdur...

NARİN: Ben yayıyorum mevzuu.

Ne gibi cevaplar alıyorsunuz? Somut beklentiler olarak neler sunuyorsunuz?

NARİN: Biz işçi kardeşlerimizle, sendika başkanları ve en tepedekilerle devamlı diyalog içindeyiz. Herkes bir şeyler yapılması gerektiğinden bahsediyor. Biz de tabii bakanlarla bir görüşme yapmak istiyoruz. Maliye Bakanı dahil. Ama bakanlarla yaptığımız konuşmalarda netice alacağımızı pek tahmin etmiyorum. Çünkü düğmeye basacak olan insan Sayın Başbakan'dı r. Sayın Başbakan'la yaptığımız konuşmalarda, -ki bundan iki üç hafta evvel yaptıkSayın Başbakan hadiselere çok net yaklaşıyor. Parmağını bası yor ama bastığı parmağın düğmesinin altındaki bakanlıklar, bürokrasiden veya işlerin çokluğundan dolayı neticeleri Sayın Başbakan'ın veya bizim istediğimiz noktaya getiremiyorlar. Bugün Odalar Birliği'mizin fonksiyonu gereği daha girişimci ve daha da talepçi olması lazım, ama maalesef nezaket ve politikadan dolayı onu yapamı yor. Kusura bakmasınlar, sesleri kısıldı. Eskiden Türkiye’de yüzde 51'lik sanayici grubunu temsil eden İstanbul Sanayi Odası'nın da sesi çıkmı yor artık. Rahmetli Nurullah Gezgin’in zamanında yapılan konuşmayı artık kimse duyamıyor. Ankara’ya gidip de kimse 'Sanayici için bunun yapı lması lazımdır' diyemiyor. Gümrüklerde bu yapılan denetim eksikliği boşluğunu yeni söylemiyoruz, senelerdir söylüyoruz.

Gümrükler önemli bir problem diyorsunuz. Peki vergi ve teşvik konusunda da beklentiler var mı?

NARİN: Bakın, vergi azalsın, SSK bordroları azalsın, hiçbir şey ifade etmez. Çünkü bazı şeylerin mantığını Ankara bizimle paylaşmıyor.

Küçük çapta işletmeler için bunlar önemli değil mi?

NARİN: Kaçağın yüzde 65 olduğu bir ülkede bunlar azalmış, çoğalmış, ancak bazı müesseseleri alakadar ediyor. Bizler gibi. Onun dışında kimseyi alakadar etmiyor. fiimdi bir lokantaya gidiyorsan önüne bir fiş atıyorlar, fişi almıyorsun, alıp yırtıp atıyorlar sonra. Biz ne diyoruz? Yüzde 65’i kayıtdışı olan bir ülkenin eğer 130 milyar dolar ithalatı denetim altında olabilseydi ve bundan da Maliye peşin vergi alsaydı bugün mali sıkıntıları mız olmazdı. Neden? Çünkü kayıtdışı olanların yapmış olduğu ithalat zaten Türkiye’yi rahatsız ediyor ve onlar da Ankara’da her türlü girişimi yaparak buna mani oluyorlar. Ayıp mı bu vergiyi almak? 'Sen ithalat yapıyorsun, para kazanacaksın, bana yüzde 10 peşin vergi ver, ondan sonra ben de bunu senin bilançondan mahsup edeyim'; Dahilde İşleme Rejimi’nde de 'Parasını ver, çıkarken de ben sana iade edeyim' deyin... Devlet denetimini azalttığı ve organize işyerlerinden başka yerleri denetleyemediğ i için maalesef Maliye Bakanımız Unakıtan, biraz para bakımından sıkıntıda. Para deyince, "Aman, yaklaşma" diyor. Oysa biz sana para gelsin istiyoruz zaten. Sadece Sayın Başbakan'la da Türkiye’nin bütün problemini halletmek mümkün değil. Onun için yüzde 5 SSK primi azalmış, çoğalmış, bunlar hiçbir şey ifade etmez. Ben neticeye geleyim. Mantık şudur: Eğer Mısır’daki yatırım Türkiye için enteresan oluyorsa bunda büyük bir yanlış var demektir. Türkiye’nin dışındaki bir yatırıma, bir teşkilatın başkanı, adamın ipini çekerek götürüyorsa, o teşkilatta bir yanlış var demektir. Zaten o teşkilatın ilk başkanı benim. Ama bugün Avrupa Birliği çalışmaları yapılırken, böyle devletin kurallarıyla kurulmuş teşkilatların olmaması lazım. Yani serbest teşkilatları n olması lazım. Halbuki bunlar hep güdümlü. Hatta Odalar Birliği'miz bile bu yapısıyla Avrupa Birliği mantığına ters düşen bir teşkilat. Hür bir seçim değil ki, plakaları bile yarı resmi. fiimdi, böyle şeyleri ele aldığınız zaman Türkiye’de yanlışların ekonomisi kurulmuş demektir. Doğruların ekonomisi de ikinci plana atılmıştır. Biz bunu geçmişte yatırım yaparak, bir yere getirmeye çalışıyorduk. fiimdi yatırımcı da ‘tu kaka’ insanlar oldu. Bankacılık sektörü öne çıktı. Otomotivin böyle şaşalı gösterişleri, inşaat sektörünün de güzel ilanları öne çıktı. Dikiş makinesiyle bir sektör kurmuş olarak Türkiye’deki 4 milyon insanın karşısında da bir laf çıkardılar: "Biz marka üretmiyoruz. Dışarıdaki mal daha ucuza geliyor. Rekabet edemiyoruz." Senin rekabet edememen değil, kârdan dolayı gözünü bürüyen o hırs var. Türkiye'de bugün sanayici makbul insan değil. Çünkü parasını yatırmış adam. Parasını yatırdığı için de borçlanmış. Borçlanan ve parasını yatıran adama bugün ‘akıllı’ demedikleri için kimse de sanayiye girmiyor. Hiçbirimizin çocuğu sanayii konuşmuyor artık. Evde sanayi yatırımı konuşan var mı etrafınızda?

Yok sayılır.

NARİN: Eskiden ben üreteceğim diyen ateşli gençler, üniversiteler çıkardı. Evde konuşulurdu. fiimdi buna yeniden yürümek lazım.

En başında aslında söze başladığınız üreten toplum noktasına dönmek lazım.

NARİN: Üretmezseniz ticaretini yapamazsınız. Üretmeden ticaret yaptığınız zaman da kalkınamazsınız. Bugün "Dünya standardında rekabete açık bir ticaret istiyorum" lafı slogandır. Süleyman Bey'in söylediği güzel bir laf var: "Sloganlar hiçbir zaman bir işin yapılması na yardımcı olmaz. Bilakis o işin yapılmamasına sebep olur." Çünkü 'dışarıda ucuz, içeride pahalı' sloganını kullandığınız zaman, içeride üretmezsiniz, bu halde gider. Türkiye’de bu mantığı hükümetimizin kabul edeceğini pek tahmin etmiyorum. Onun için de tekstilde problemler başka sektörlerdeki gibi etap etap gelişecektir.

Peki, siz bu noktada sektör temsilcisi olarak nasıl çözümler üretmeyi düşünüyorsunuz? Hükümetin sanırım teşvikli illere yatırımların kaydırılması gibi bazı önerileri var. Bunlar için ne düşünüyorsunuz?

NARİN: Eskiden Osmanlı, harbe gireceği zaman, düşman karşıdayken padişah oturur bütün vezirleriyle, kumandanları yla toplantı yaparmış. Toplantıya bir de kim otururmuş biliyor musunuz? Daha evvel harp görmüş, tecrübeli insanlar. Tecrübeli insanlarla diyalog kurmadan, sadece güncel mantığı karşı nıza getiren insanlarla diyalog kurarak hiçbir zaman doğru karar alamazsınız. Bugünkü hükümeti tenkit etmiyorum, çünkü bugünkü hükümetimiz birçok yerlerde çok iyi işler yapıyor. Tabii eksiklikleri de var her hükümet gibi. Ama yağcılarla değil, memlekete yatırım yaparak kalkındırmış, memleketin geleceğini düşünen sanayicilerle küçük toplantıları hiç kimse yapmıyor artık.

Daha çok konuşulmaya ihtiyaç var.

NARİN: TÜSİAD’a, Odalar Birliği'nin toplantısına gidiyorsun. Bundan bir şey çıkmaz. Bunlar hep protokol konuşmaları, size bir şey vermez. Biz, halkın ve yatırımın sesi olarak beşer-onarlık yuvarlak masa toplantılarında belki katkıda bulunabiliriz. Ama bize ihtiyaç hissedilen bir mantık gelmediği sürece hiçbir şey yapamayız. Ankara’ya dolan insanları n hepsi kendi menfaati için konuşan insanlardır. Bugün ‘teşvikler ne olmalı’ diye soruyorsunuz. Teşvikler bugün için doğru karardır. Ama yarın için eğer tereddüt ediliyorsa o kararın alınmaması lazım. Çünkü bir sektör teşvik edilecekse, Türkiye’nin her tarafında teşvik edilmelidir. A vilayeti, B vilayeti, benim cici oğlum, benim cici kızım diye bir aile içinde seçme yapılmaz. Siz hiçbir vatandaşı birbirinden ayırt ederek üstün sıfatı veremezsiniz. Verdiğiniz bütün kararlar, bütün Türkiye’nin vatandaşı içindir. Bir sektörü teşvik ediyorsan, Türkiye’nin tamamını teşvik edeceksin. fiimdi bizim Abdülkadir (Abdülkadir Konukoğlu) 'Güneydoğu bizim Çinimiz olsun' diyor. Niye? Bütün Türkiye olsun. Niye sadece senin bölgen olsun? Sen Türk vatandaşı değil misin? Sen yalnız Güneydoğu'nun vatandaşı mısın? Bu mantığı herkesin benimsemesi lazım. Bunu benimsemediğ iniz sürece, o zaman teşviklerin falan hiçbir faydası olmaz.

Neticeye gelecek olursak, sektör olarak becerisi en yüksek olan tekstil sektörü, bugün hiçbir şekilde teşvik edilmeyen, bütün problemleriyle baş başa bırakılmış bir durumdadır. Bu çok yanlış bir iş. Bu sektörde çalışan insanların da bugün temsilcileri fevkalade rahatsızdır. Onlar harekete geçebilmek için devamlı bizimle temas içindeler. Biz de onları bir sistem içinde tutup, hükümetimizle görüşüp tedbirler alınmasına ve hadiselere mani olacak olan girişimlerde bulunuyoruz.

Geçtiğimiz günlerde birlik ve beraberlik çağrısı yaptınız. Buna işaret eden bir çağrı mıdır bu?

NARİN: Tabii. Bir emniyet supabından bir hava kaçırıp, hadiseyi başka yere taşımamak için... Çünkü biz bir yandan hükümetimizin her yerde temsilcisi bir vatandaş olarak, bir sektör olarak, bir yandan da çalışan insanların temsilcisi olarak onlara destek vermek mecburiyetindeyiz. Biz işveren teşkilatıyız, onlar işçi teşkilatımız, ama bugün artık herkesin burnundan soluduğu bir dönem. Herkesin burnundan soluduğu dönemde, böyle 100 tane zengin iş adamı listesiyle hiçbir şey olmaz. Onun için Türkiye ithalatını disiplin altına almalıdır. Sayın Unakıtan, geçmiş senelerde ithalat yapan firmaların vergilerinin hesabını sormalıdır. 'Türkiye’nin dövizini bu kadar kullandınız, Türkiye’nin ihracat-ithalat dengesine dövizden dolayı bu kadar açık verdirdiniz, peki buna karşı bana ne vergi verdiniz' diye, istisnasız herkese hesap sormalıdır ve bu organizasyonu yapabilmelidir. Hükümet Başkanımız da ‘bu sektöre niye böyle yan bakıyorsunuz’ diye, bakanlarına her pazartesi günü yaptığı toplantıda hesap sormalı dır. Çünkü tekstil gibi bir imkanı elinden kaçırırsa yerine koyacak hiçbir sektörü yok. Bugün hayvancılığı yayayı m dediğiniz zaman, köylerimizi daha kalkındırmakta tam beceri içine girmemişiz. Hayvancılığı mükemmel bir hale getirmenin imkânı ancak Batı illerinde, biraz da Orta Anadolu'da var. Halbuki her tarafın kalkınacağı bir mantık ve bunu yapacak senelere ihtiyaç var. Ama diğer yandan da 4 milyon çalışanı olan tekstil sektörü, elinden kayıyor gidiyor.

Ve gözden çıkarılamayacak bir sektör.

NARİN: Gözden çıkarırlarsa birçok insanın gözüne çöp kaçar, bunu herkesin bilmesi lazım. Tabii biz böyle konuşuyoruz da Güneydoğu'da çarpışıp da şehit olan kardeşlerimize rahmet, ailelerine de başsağlığı dilemek lazım. Bir avuç insanın savaş diye tanımladığı olay aslı nda 3-5 tane çapulcunun yaptığı bir hadisedir. 12 milyon Kürt vatandaşının kaç tanesi bunların arkasında; yok öyle bir şey. Aslında bugün paranın günü değil, ekonomi konuşmamalıydık.

Öyle değerlendirileceğini hiç zannetmiyorum. Çünkü askerlerimizin de dönüp geldiğinde işsiz güçsüz kalacak olmaları, sanıyorum onları daha çok yaralayacaktır. Dolayısıyla her gün ekonomiyi aynı ağırlıkta konuşmamız gerekiyor.

NARİN: Evet, bunu ayrı almak lazım. Onlara bütün gücümüzle destek vermemiz lazım. Ekonomiyi de bu vardır diye ikinci plana atamazsınız ve ekonomide geleceğe yönelik düşünceleri de ileriye bırakamazsınız. Bugün Türkiye’de değil, dünyada bir hadise var. Türkiye bunu çok mükemmel bir şekilde geçiştiriyor, bunu kabul etmek lazım. Sektörde kriz vardır, diyen adam hata ediyordur. Sektörde krizi yaratan insanlar ithalatçılardır, ithalattan nemasını alan insanlardır. Bugün onlar da şikayet etmeye başladılar. Neden? Çünkü hiç kâr vermedikleri için, hep havadan kazandı kları için.

Son mesajımızı alacağım...

NARİN: İthalatçılar tekstilde, konfeksiyonda sıkıntı var, demeye başladılar. Neden? Kârları yüzde 20-30'lara düştüğü için. Onlar ceplerine koydukları parayla yarın buhar olup gidecekler. Benim tekstilde yatırım yapan arkadaşlarım ve işçilerim yerlerinde olacaklar ama yine işsiz kalacaklar. Yatırımcısını desteklemeyen bir ülkenin ticaretle kalkınması mümkün değildir. Çin, kendi iç problemlerine yöneldiğ i için artık hiçbir zaman başka ülkeler için büyük bir problem olamaz. Onun kavgası artık Amerika ile Avrupa Birliği iledir, bizimle değil. Ama kişi başına geliri 15 bin dolara getirdiğimiz zaman ve kalkınmayı Türkiye sathına yayabildiğimiz zaman gelişiriz. Hükümet Başkanı mızdan ricamız, bakanlıklarını biraz daha sıkı denetleyerek ekonomiye bakış açılarını ayarlamalılar. Bir de bürokrasideki arkadaşlarımız bizim önümüzü açmak için orada vazifede olduklarını unutmamalı lar. Her bürokrat bir işverenin hizmetini yapmak için oradadır. Halbuki bürokratlardan Sayın Başbakan başta olmak üzere herkes şikayet ediyor. Bunlar halledilmezse hükümet olmasın.


“SAKIN İŞYERLERİNİZİ kapatmayın NE YAPIN EDİN DEVAM EDİN”

Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin, sektörde yaşanan kötüye gidiş nedeniyle giyim sanayicilerini ayakta kalmak için birlikte mücadele etmeye çağırdı.

Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin, 6 Şubat'ta Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş'ı ziyaret ederek, "Sakın işyerlerinizi kapatmayın" çağrısı yaptı. Narin'in çağrısı sektörde büyük yankı buldu. Ziyaret sonrası yazılı bir açıklama yapan Halit Narin, "Gün, birlik günü. İçeride ve dışarıda yaşadığımız sorunlara karşı işletmelerimizin zarar görmesini engellemek için Türk tekstil ve konfeksiyon sektörleri olarak birbirimize kenetlenmeliyiz" diyerek, tekstil ve konfeksiyon sektörüne birlikte mücadele çağrısında bulundu.

Halit Narin, aslında "etle tırnak" gibi birbirinden ayrılmayan Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün Uzakdoğu rekabeti karşısında savaş verdiğine işaret ederek, Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası olarak Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünü, her geçen gün "eriyerek zarar gören" ve kapısına kilit vurmaya kadar giden işletmelerin ayakta kalması için birlikte mücadele etmeye çağırdı. Narin, "Gün, birlik günü. İçeride ve dışarıda yaşadığımız sorunlara karşı işletmelerimizin zarar görmesini engellemek için Türk tekstil ve konfeksiyon sektörleri olarak birbirimize kenetlenmeliyiz" dedi.

Üretim, istihdam ve ihracatın sigortası olan Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün gözden çıkarılmasının mümkün olmadığını ifade eden Halit Narin, sektörün birleşerek bu olumsuzluklara karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayarak, bunun somut bir örneğ i olarak da kendisinin de katılımıyla TTSİS heyetinin, 6 fiubat'ta Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş'ı ziyaret ettiğini söyledi. Her iki sektörün devamlı lığının esas olduğunu dile getiren Halit Narin, sektördeki sanayicilere şu tarihi çağrıyı yaptı: "Sizden bir ricam var; sakın iş yerini kapatmayın. Bir kere kapandı mı bir daha açılmıyor. O sektör, o ülkede bitiyor. Ne yapın edin varlığınızı devam ettirin. Bu halde gidemiyorsanı z, küçülün. Gerekirse bir atölyeye dönüşün ama sektörden elinizi çekmeyin. Bir şekilde tekrar gelişme imkanınız olur ama kapatırsanız her şey bitmiş olur."
Amacımız ağıt yakmak değil ama...
Narin'in yaptığı bu çağrı sonrasında yazı lı bir açıklama yapan TGSD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nakkaş da siyasilere bir çağrı yaparak, "Türkiye'nin toplam sanayi istihdamının yüzde 20'sini sağlayan hazır giyim sektörünün 31 yıllık sivil toplum örgütü olarak, TGSD'nin Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmeye soyunan siyasetçilere mesajı" şeklinde nitelediği yazılı açıklamasında, "Amacımız ağıt yakmak değil, istihdam, üretim ve ihracat yaratan bu sektöre gereken yaşam suyunu sağlamak" dedi.
KAYNAK : TEKSTİL İŞVEREN DERGİSİ

19 Nisan 2008 Cumartesi

Charlers Fishman - Wal Mart Etkisi



Perakendede dünyanın en büyüğü olan Wal-Mart’ı analiz ettikten sonra kitaplaştıran gazeteci Charles Fishman, "Wal-Mart Etkisi" konulu konferansta yaptığı konuşmada, İstanbul’da bütün perakendecileri dolaştığını, bir tek Kapalıçarşı’ya gitmediğini belirtmişFishman, ‘Wal–Mart’ın istediği üreticiyi batıracak gücü var ama birçoğunu da zengin etti. kurallarına kendini uydurabilen kazanır’ diyor. Fishman, Türkiye perakende sektörünün lojistikte biraz daha öğrenme ihtiyacı bulunduğunu belirterek, "Wal-Mart Türkiye'ye girerse, dehasını işte bu noktada uygulayacaktır" "Wal-Mart'ın birinci veya ikinci sırada yer almayacaksa Türkiye'ye girmeyi düşünmeyeceğini belirtti. Wal-Mart'ın Türkiye pazarına girmesi halinde yaşanacak olumlu etkilerden de söz eden Fishman, "Çok sayıda istihdama neden olacak ve de Türk ürünleri satın alacak. Hatta Wal-Mart beğendiği ürünleri yurtdışındaki mağazalarda da satabiliyor. Böylece üreticiler ofis açmadan Çin'de, Meksika'da ürünlerini satabiliyor" diyor.


Wal - Mart'ın ABD'de 31 süpermarket zincirinin iflasına neden olduğunu söyleyen Wal-Mart'ın Türkiye'ye gelmesi halinde, süpermarketlerin kapanmasına neden olacağına inanmıyor. "Ancak zorlanacakları kesin, Wal-Mart, Meksika ve Çin'e gittiğinde tam bir kasırga yarattı. Türkiye için de bir kasırgadan bahsetmek doğru olmaz ancak, mutlaka değişikliklere neden olur" diyor.Wall-Mart, birimler içinde hızlı hareket edebilen bir yapı. Çok hızlı karar alabiliyor. Fiyat dengesini, iyi analiz ederek, hedef fiyatlar ile Üretici- Tüketici dengesini kuruyor.
SABİH SAMUR YORUMU: Çok büyük ölçekli yabancı menşeli süpermarketlerin ülkeleri sömürdüğüne inanan bir kişi olmama rağmen Wal mart'ın Türkiye'ye bir an önce gelmesini istiyorum.Çünkü maalesef marketçilik özellikle doğu kökenli vatandaşlarımızın konuya "BÜYÜK BAKKAL" mantığıyla bakmalarından dolayı kaliteli hizmet verememekte,istedikleri gibi fiyatlarla oynamaktadırlar.Fiyatın haricinde kendi satış yasalarınıda oluşturdular.Filanca markanın ürünleri satılmaz,içki satılmaz vb. gibi.Hâl böyle iken sanırım bu gelişme Türk tüketicileri için bir fırsat olacaktır.En önemlisi beyanlarında yer alan "Çok sayıda istihdama
neden olacak ve de Türk ürünleri satın alacak" ibaresi çok önemli.Bu ibarenin takipçisi olmak ve bunu garantilemek gerekiyor.

18 Nisan 2008 Cuma

Yeni Alanya Gazetesi'nde yayınlanan yazıma gelen yorum

Merhabalar.Mısırla ilgili yazınızı bir arkadaşım sayesinde okudum.Fakat dikkatimi çeken birşey oldu.Konu başlığı ile konunun sonu arasında pek bir bağlantı kuramadım.Evet Mısırda bir ekmek sıkıntısı olduğu doğrudur,Dünya genelinde yaşanan (ülkemizde dahil) tahıl sıkıntısı özellikle gelişmemiş ülkeleri hissedilir şekilde vurdu.Aynı zamanda Mısırda ekonominin devlet kontrolünden serbest piyasa koşullarına geçecek olmasının getirdiği doğum sancılarıda hissedilir şekilde.Mahalle el Kübrada olanları yakından takip ettim.Birçok grev yapıldı.Yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılındada benzeri sorunlar yaşanmıştı.Fakat olay bahsettiğiniz gibi siyasi bir girişimin düzenlemiş olduğunu bir grev değildir.Tamamen işçilerin kendi aralarında organize ettikleri bir oluşumdur.Zaten şu anda karşıt siyasi güç olarak adlandırılan Müslüman Kardeşlerin güçü bellidir.Halk ne kadar Hüsnü Mübarek karşıtı olsada,Müslüman Kardeşleri gibi Hamas'ın Mısırdaki siyasi kanadı konumundaki bir partidende çekinmektedirler.Gelelim tekstil konusuna.Mısırda üretim yapan birçok tekstilci arkadaşım var.Bazıları firma sahibi,bazıları tekstil mühendisi.Mısır'a yatırım yapmanın geçerli sebepleri var.Herşeyide Amerika'ya bulmamak lazım.Bunlardan birincisi ekonominin altın kurası olan düşük maliyetler.Ülkemizde bir işçiyi ortalama en az 500 YTL ye çalıştırırken,Mısırda bu fiyat 200 YTL nin çok altındadır.Diğer bir sebep ise Mısırın dış yatırımcılara yapmış olduğu vergi ve elektrik indirimleridir.Bu sayede firmalar hatrı sayılır derecede kar elde etmişlerdir.Bir diğer seçenekte ülkemize bazı ülkeler tarafından uygulanan ithalat ve ihracat kotalarının Mısırda olmayışı.Daha doğrusu Mısırdada var fakat kotaları aşmanın yolu basit.Kullandığın hammaddenin %10 (en son bu kadardı,sektöre göre değişebilir) kadarını İsrail'den alırsan kota engelini aşıyorsun.Bunuda yadırgaya bilirsiniz belki ama zaten Mısırın büyük bir çoğunluğu hammaddesini İsrailden tedarik ediyor.Bunun sebebide en yakın hamadde kaynağı olması.Bir konuda haklısınız,Mısırdaki herkes ateş içine düşmüştür.Bunun sebebide oradaki çalışma koşullarının ülkemize göre çok çok farklı oluşudur.

Yaşar Yiğit Kaçmaz 17 Nisan 2008
Bakınız www.yenialanya.com

13 Nisan 2008 Pazar

TÜRK TEKSTİLCİLERİNİ MISIR'A YÖNLENDİRENLERİ TARİH AFFETMEYECEK!


Sevgili okuyucular daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere kendi rızamızla veya dışarıdan yani ABD'den gelen muhtemel talimat üzerine,apar topar Mısır'a gidildi.Kim bunlar?

Ciro veya vergi üretimi anlamında A katogori dediğimiz sınıfta yer alan büyük ölçekli tekstil firmaları.Bu firmalar Türkiye'de marka olmuş yurt dışında da marka olmaya çalışan firmalar.Diğer taraftan da yurt dışındaki markalara onların etiketiyle fason işçilik yapan firmalar.

Buraya kadar herşey normal görülüyor değil mi?Değil.

Çünkü Tekstilin Türkiye'de varoluş sebebi tamamen istihdam.Memlekette işsizlik facia boyutuna gelmişken emek yoğun bir sektör olan tekstilin yurtdışına plase edilmesi akıllara zarar.

Tekstilin yerine emek yoğun kalıcı bir sektör yaratılmış olsa ve bu sektör mevcut işsizliğe çözüm olsa söyleyecek bir lafım olamaz.O zaman serbest müteşebbislerimiz canları hangi ülkeye yatırım yapıp para kazanmak istiyorlarsa istediği gibi yapsınlar.

Şimdi ne oldu?Mısır'a yönlendirilen bu büyük ölçekli firmalarımız yangın yerine düştüler.ateşin içinde kaldılar.

"Dünyada temel gıda fiyatlarının yükselmesi yoksul halkları vururken, Mısır'da halkın en temel besin maddesi olan ekmek bulmadaki sıkıntı yüzünden, 31 yıl önceki "ekmek ayaklanmasından" bu yana en büyük isyanın ortaya çıktığı belirtiliyor.Tahılın önemli bölümünü ithal eden ve ekmek tüketiminin çok yüksek olduğu Mısır'da halk bir süredir ekmek sıkıntısı yüzünden uzun kuyruklar oluşturuyor. Şubat ayından beri kuyruklarda en az 11 kişinin hayatını kaybettiği, bunlardan birinin kuyruktayken otomobil çarpması yüzünden, bazılarının da kalp krizinden öldüğü bildiriliyor.Nüfusun yüzde 20'si günde 2 dolardan az bir parayla geçinen Mısır'da kuyruklarda çekilen çile, isyana dönüştü. Orta Doğu'nun en büyük tekstil fabrikasının bulunduğu işçi şehri Mahalle el Kübra'da hafta başındaki protestolarda göstericiler Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in sokak panosunda asılı dev resmini yırttı ve polisle çıkan çatışmada 2 kişi öldü, 100'ün üzerinde kişi yaralandı.Gıda fiyatlarının yükselmesi hayatı felç ettiGıda fiyatlarının yükselmesini protesto için çeşitli yerlerde gösteriler düzenlenirken ülke çapında yapılan genel grevde hayat felce uğradı. Mahalle el Kübra'da bir yıldan fazla bir süredir tekstil fabrikasında ücretlerin artırılması için grevler yapılıyordu. Gösteriler, aralarında demokrasi yanlısı Kifaye'nin de bulunduğu çeşitli muhalefet gruplarınca düzenlendi.Bunun, muhalif grupların işçilerin hoşnutsuzluğunu Mübarek'e karşı geniş bir siyasi protestoya dönüştürme konusundaki ilk büyük girişimleri olduğu belirtiliyor. Yetkililer, gösteriler üzerine Kifaye liderlerini ve üyelerini "ayaklanma ve şiddete teşvikten" gözaltına aldı.Polis dün de Mahalle'ye girmeye çalışan profesörler, siyasi eylemciler ve gazetecilerden oluşan 50 kişilik grubu engelledi.Halkla dayanışmalarını göstermek için Mahalle El Kübra'ya gelen bilim adamları ve siyasi eylemcilerden oluşan grubun ziyaretini izleyen 9 gazeteci de gözaltına alındı. Muhalefet partileri ve basının bir kısmı, Cumhurbaşkanı Mübarek'ten yeterli ekmek arzı sağlamada başarısız olduğu için Başbakan Ahmed Nazif'i görevden alma çağrısında bulunmuştu.Ekmek devlet tarafından sübvanse ediliyorMısır'da ekmek devlet tarafından sübvanse ediliyor ve halka sübvanse edilmiş ekmek sağlamak hükümetin temel görevlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ülkede süt ürünlerinin fiyatının yüzde 20, sebze fiyatının yüzde 15 ve ocaklarda kullanılan gazın fiyatının yüzde 40 arttığı belirtiliyor.Siyasi uzmanlar, artan fiyatlar ve düşük ücretler yüzünden tırmanan hoşnutsuzluğun Mısır hükümetini sarstığını ancak güçlü bir muhalefet olmadığı için ayaklanmanın henüz hükümeti tehdit etmediğini ifade ediyor. Mısır'da 1977'de patlak veren ekmek isyanında 70 kadar kişi ölmüştü."

Sonu belli olan bir macera aynen Bulgaristan ve Romanya fiyaskoları gibi sonuçlanacaktır.

Bu operasyonun faili ise malum.

Faili meçhul.

Sabih Samur

17 Mart 2008 Pazartesi

MISIR'DA MACERA ARAYANLAR KIBRISIMI UNUTMAYIN!



126,Mehmet Akif Cad.Kumsal-Lefkoşa.KKTC. Mersin 10,Türkiye.
Tel: 00 90 392 228 45 96Fax:00 90 392 228 45 95
E-mail:kibso@kibris.netWeb:www.kktcsanayiodasi.org
-------------------------------------------------------------------------------------------------
DOKUMA, GİYİM VE DERİ SANAYİ
WEAVING, GARMENT AND LEATHER INDUSTRY

Çeşitli Konfeksiyon
Various Ready-Made Clothing

AK-İL TEXTILES CO.
İSKENDERUN CAD. EMİN ALP KAYA SK.NO.6 GİRNE
Tel: (0392) 81 56404 Fax: (0392) 81 56404
SALİM İLERİ
KONFEKSİYON

ASTEX LTD.
3 ŞHT.HÜSEYİN PAŞA SOK LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 86187 Fax: (0392) 22 83837
EROL MUHTAROĞLU
KONFEKSİYON

BALKAN LONDON LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ 1.CAD P.K.870 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 54310 Fax: (0392) 22 52565
TUNÇAY ULUÇHAN
KONFEKSİYON

CYPRUS MANUFACTURING LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ 20. SOK. NO:10 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 53095 Fax: (0392) 22 53203
BÜLENT CAN
BAYAN GİYİM, ETEK, PANTOLON, CEKET

EXPORTEX CYPRUS LTD.
P.K.656 KARAKUM GİRNE
Tel: (0392) 81 51539 Fax: (0392) 81 51541
ERGÜN KURRA
KONFEKSİYON

GREEN-MAN LTD.
KURTULUŞ CAD. BABAYİĞİT SİTESİ 2/A, 2/B GİRNE
Tel: (0392) 81 58582 Fax: (0392) 81 58289
YUSUF GAZİ
KONFEKSİYON, TEKSTİL


GÜLCAN LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ 7. SOK. NO:12 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 53360 Fax: (0392) 22 53362
ALİ GÜLLÜ
BAYAN KONFEKSİYON ETEK, PANTOLON, BULUZ

H.TOROS ENDÜSTRİ LTD.
MEHMET AKİF CAD.P.K.526 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 72412 Fax: (0392) 22 87574
HİLMİ TOROS
ATLET, KİLOT, GECELİK, T.SHİRT, BEBEK GİYİSİSİ




KIBRIS HOMME DESIGNS LTD.
ORGANİZE SAN.BÖL.8.SOK.D BLOK NO:23 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 52634 Fax: (0392) 22 52686
BÜLENT ERCİYAS
BAY/BAYAN GİYİSİ ÜRETİMİ

LASTEX LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ K/OĞLANOĞLU GİRNE
Tel: (0392) 82 22085 Fax: (0392) 82 22087
ÖZKAN BARIŞEL
BAY/BAYAN ÇOCUK GİYİSİ ÜRETİMİ

LEMAN TİCARET LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 52081 Fax: (0392) 22 55406
AYDIN YORGANCIOĞLU
SPOR GİYİM, BAY/BAYAN ÇOCUK KIYAFETLERİ

LİN TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LTD.
FIRAT SOK. DAĞAŞTI APT.NO:1-2 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 52744 Fax: (0392) 22 54112
CEMAL DAĞAŞTI
İÇ ÇAMAŞIRI, SPOR GİYİM, BAY BAYAN PANTOLON

LONTEX LONDON LTD.
ORGANİZE SAN. BÖL. 6. SOK. NO:15 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 54 652 Fax: (0392) 22 53 977
TANSIN ÖZAŞAR
DIŞ BAYAN GİYİM (PANTOLON, ETEK)

LOVETEX LTD.
HASPOLAT SANAYİ BÖLGESİ LEFKOŞA
Tel: (0392) 23 35 756 Fax: (0392) 23 35 755
AHMET OGAN
KONFEKSİYON

M. TOROS TİCARET LTD.
M.AKİF CAD. NO: 86 P.K: 568 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 72222 Fax: (0392) 22 72237
MUSTAFA TOROS
KONFEKSİYON

NICOLE MANUFACTURING LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ 4.SOK.1 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 54009 Fax: (0392) 22 54011
ALİ GAVANİ
BAYAN GİYİM PANTOLON, CEKET, ELBİSE

PUTRE TİCARET LTD.
BAYRAKTAR SOK. NO:4 KÜÇÜK KAYMAKLI LEFKOŞA
Tel: (0392) 8544646 Fax: (0392) 81 50471
MUSTAFA DEVA
KONFEKSİYON, TEKSTİL

SEDER GİYİM SANAYİ
KIZILAY SOK. PEYAK BİNA. ARKASI Y.ŞEHİR LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 73512 Fax: (0392) 22 84264
SEDER ERTAÇ
KONFEKSİYON

SHEVSON KNITTING FAC. LTD.
BEDREDDİN DEMİREL CAD. LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 71125 Fax: (0392) 22 86615
ORHAN ŞEVKET
KONFEKSİYON

SKY FASHIONS & KIRAY LTD.
ÇETİN KÜRŞAT APT. ARKASI NO:13 GÖNYELİ
Tel: (0392) 22 31130 Fax: (0392) 22 32690
ACAR GÖKAŞAN/YILMAZ KIRAY
EŞOTMAN, BAY/BAYAN ÇOCUK GİYİMİ

SONTEX LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖL. 1. SOK. NO.4 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 56786 Fax: (0392) 22 55476
NİYAZİ ATAHASAN
KONFEKSİYON

SUITEX LTD.
91. A MEHMET AKİF CAD. LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 81876 Fax: (0392) 22 86875
SABER ANDIR
BAY BAYAN GİYİSİ ÜRETİMİ

VESTOK LTD.
HASPOLAT SANAYİ BÖLGESİ LEFKOŞA
Tel: (0392) 23 35591 Fax: (0392) 23 35887
MEHMET ÖZKIRDAR
KONFEKSİYON

YARİM LTD.
M.RUSO CAD.112/A K/KAYMALI LEKOŞA
Tel: (0392) 22 87719 Fax: (0392) 22 79457
TEKİN KÖSE
KONFEKSİYON

YAZGI IMPORT - EXPORT LTD.
ŞHT.KEMAL ÜNAL SOK.METROPOL YOLU TAŞKINKÖY LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 53623 Fax: (0392) 22 53622
ARİF EFETÜRK
KONFEKSİYON

YUSUF ÖZSOY KOT MERKEZİ
RAİF DENKTAŞ CAD. 77. F GÖÇMENKÖY LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 35340 Fax: (0392) 22 33197
YUSUF ÖZSOY
KONFEKSİYON

ZEHRA ÖZERDAĞ LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 53044 Fax: (0392) 22 53042
ZEHRA ÖZERDAĞ
KONFEKSİYON







Ev Tekstil
Home Textile

AL LALE TEKSTİL LTD.
13.SOK. NO: 8 ORTAKÖY/LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 84214 Fax: (0392) 22 83914
TİMUR NAZIM
NEVRESİM, PERDE

BURHAN LTD.
BEDREDDİN DEMİREL CAD. 7. ARABACIOĞLU APT 121/2 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 87119 Fax: (0392) 22 82099
BURHAN SOYKUT
EV TEKSTİL

CYPROTEX TEX. IND. & TRA. CO. LTD.
OSMANPAŞA CAD. NO: 2 ÜMİT APT KÖŞLÜÇİFLİK LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 75390 Fax: (0392) 22 79840
HAYRİ TAŞOĞLU
ÇARŞAF, HAVLU, YATAK ÖRTÜSÜ

CYPRUS CRAFT CO. LTD.
ŞHT. HÜSEYİN RUSO CAD. DR. FAZIL KÜÇÜK KAV. LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 52850 Fax: (0392) 22 57246
TURGAY YEŞİLBAŞ
PERDE,YATAK,YASTIK

LUKSOR SANAYİ VE TİCARET ŞTİ. LTD.
HASPOLAT SANAYİ BÖLGESİ LEFKOŞA
Tel: (0392) 23 35330 Fax: (0392) 2335917
SALİH KURAL
EV TEKSTİL

MUSTAFA YÜNCÜ LEFKONUKLU & CO.LTD.
HÜSEYİN KAPTAN SOK. NO. 15 K.KAYMAKLI LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 75671 Fax: (0392) 22 76884
AYSEL KARAS, GÖKSEL LEFKONUKLU
YORGAN, NEVRESİM, PERDE, ÇARŞAF İMALATI

TEL-İŞ LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ. LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 55883 Fax: (0392) 22 54364
HASAN KASAPOĞLU
EV TEKSTİL

Şilte Üretimi
Production of Mattress

LUKSOR SANAYİ VE TİCARET ŞTİ. LTD.
HASPOLAT SANAYİ BÖLGESİ LEFKOŞA
Tel: (0392) 23 35330 Fax: (0392) 2335917
SALİH KURAL
ŞİLTE

SEMDAŞ SANAYİ VE TİCARET LTD.
ORGANİZE SAN. BÖL. 21. SOK NO: 38 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 53 227 Fax: (0392) 2254 723
ÇELEBİ TÜRKER
ŞİLTE
TEL-İŞ LTD.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ. LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 55883 Fax: (0392) 22 54364
HASAN KASAPOĞLU
ŞİLTE


Çanta-Valiz Üretimi
Production of Bag and Suitcase

SANAT ÇANTA VALİZ LTD.
KÜÇÜK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ MAGOSA
Tel: (0392) 36 64049 Fax: (0392) 36 65752
MEHMET SOLYALI
ÇANTA,VALİZ, SPOR ÇANTASI, CÜZDAN

Gömlek
Shirt

ALBA HOLDING CO. LTD.
HASPOLAT SANAYİ BÖLGESİ LEFKOŞA
Tel: (0392) 23 35390 Fax: (0392) 23 35401
HİLMİ REFİK
GÖMLEK ÜRETİMİ

SEDER GİYİM SANAYİ
KIZILAY SOK. PEYAK BİNA. ARKASI Y.ŞEHİR LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 73512 Fax: (0392) 22 84264
SEDER ERTAÇ
GÖMLEK, PANTOLON, CEKET, MONT

Çorap
Socks

ALPAL ÇORAP VE TEKSTİL İM.SAN.LTD.ŞTİ.
DR. FAZIL KÜÇÜK BULVARI ORG.SAN.BÖL.LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 52966 Fax: (0392) 22 54533
ALPTEKİN ALPAL
ÇORAP

Torba
Sacks

DEMSOY MARKETING LTD.
YAHYA KEMAL SOK. OKAY APT. D 4 K.ÇİFTLİK LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 74428
HÜDAVERDİ A. AKSOY
TORBA

Deri
Leather

DERGÜN SANAYİ VE TİCARET LTD.
52, İSTANBUL SOK. LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 87674 Fax: (0392) 22 72368
HASİP HASİPOĞLU
DERİ SANAYİ

ERSAN DERİ SANAYİ LTD.
GÜNGÖR YOLU ÜZERİ AĞILLAR BÖL. HASPOLAT LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 74368
ERSAN ÖZKAN
DERİ SANAYİ

KEBAĞ LTD.
SANDALLAR KÖYÜ P.K. 49 MAGOSA
Tel: (0392) 36 62389 Fax: (0392) 38 42474
ERTAN ÖSKAN
DERİ İŞLEME

ŞADANOĞLU DERİ SANAYİ LTD.
10B KRALLAR SOK. MAGOSA
Tel: (0392) 38 62735 Fax: (0392) 38 42699
M. ŞADANOĞLU
KONFOKSİYONLUK DERİ



Tekstil Yan Sanayi
Textile By-Industry

HELAL TİCARET LTD.
ŞHT.S.ULUCAMGİL SOK.CANDEMİR4 APT.KUMSAL LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 88492 Fax: (0392) 22 88493
SERMET KARADENİZ
TEKSTİL YAN SANAYİ, NAKIŞ MALZEMELERİ, YÜN ÖRGÜ İPLİKLERİ, SANAYİ DİKİŞ İPLİKLERİ

İBRAHİM KARADENİZ İTHALAT İHRACAT LTD.
ŞHT. FEZAİ ALİ SOK.ATİK APT. GÖÇMANKÖY LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 34 832 Fax: (0392) 22 34832
İBRAHİM KARADENİZ
KONFEKSİYON

Nakış, Kumaş Baskı
Embroidery, Fabric Stamp


İZMİRLİOĞLU NAKIŞ KONFEKSİYON VE SAN.LTD.
YENİ SANAYİ BÖLGESİ 20.SOK.NO.4 LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 56865 Fax: (0392) 22 56864
ŞERİFE İZMİRLİOĞLU
NAKIŞ, KONFEKSİYON İŞLEME

KEÇECİ LTD.
MİMOZA SOK. NO. 6 GÖÇMENKÖY LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 36441 Fax: (0392) 22 36441
HASAN KEÇECİ
KUMAŞ BASKI

LANGE INTERNATIONAL LTD.
10-14 MİTHAT PAŞA SOK. LEFKOŞA
Tel: (0392) 22 84774 Fax: (0392) 22 84774
ÖZGÜN ŞONYA
ELEKTRONİK NAKIŞ DOKUMA,ŞAPKA, ARMA
Sevgili ekmeğini tekstilden çıkartan arkadaşlarım.Bir saat Yirmi dakikalık mesafede kocaman bir ada ve yukarıda saydığım firmalar sizlerle işbirliği yapmak istiyor.
Zaman güçleri birleştirme zamanı.
Gerisini sizlerin bilgi ve ilgisine bırakıyorum.
Saygılarımla
Sabih Samur

28 Şubat 2008 Perşembe

TEKSTİL BAKANLIĞI


Petrol, Su ve genel olarak enerji gündemimizde iken ve bu iki madde ile ilgili bakanlık söylentileri dolaşırken Tekstil nereden çıktı diyebilirsiniz. Tekstil Sektörü seksenli yıllardan bu yana ihracatın her zaman lokomotifi olmuştur. Tekstilcinin işleri iyi olduğu zaman turizmde, inşaatta, otomotivde iyi olmuştur. Tekstilci öksürdüğü an inşaatçı zatürree olmuştur. Gel gör ki geçen dönemki hükümetin gözdesi maalesef otomotiv sektörü olmuştur.

Düz mantıkla otomotiv sektörü Tekstil sektörüne göre KDV’si yüksek ürün statüsündedir. Ama atlanan bir şey var.Bu şey geçen hükümetin en büyük başarısızlığı olan işsizliktir! İşsizliğin de çaresi yeni bir emek yoğun sektör bulununcaya kadar genel adıyla Tekstil Sektörü’dür.

Tekstil sektörüne yapılan üvey evlat muamelesi yüzünden makamı büyük aklı küçük sektör temsilcilerimiz çareyi yurt dışında aramışlar ve yatırımlarını dolayısıyla istihdamlarını oralara kaydırmışlardır. Buna gaflet mi dersiniz delalet mi? Bilemem. Bildiğim tek şey dün Bulgaristan ve Romanya’ya gidenler nasıl popolarına bakarak geri döndülerse bugün popüler olan Mısır’a gidenler de aynen öyle döneceklerdir. Yazık…Sonuç itibariyle Başbakan eğer istihdam yaratmak ve işsizlik sorununa ciddi bir çözüm bulmak istiyorsa mutlaka Tekstilciye kulak vermeli onu daha iyi duyabilmek için Ankara’ya, yanına bir bakan koltuğu daha koymalıdır.

Tekstil’in canlanması ile otomotiv, inşaat ve beyaz eşya da patlama olacaktır.

İlgililerin ilgisine ve bilgisine.

Saygılarımla.....

Bu yazı 473 kere okunmuştur.


KAYNAK : YENİ ALANYA GAZETESİ Sabih Samur 13.09.2007

21 Şubat 2008 Perşembe

TEKSTİL SANAYİ

Okuyacağınız bu yazı 18.09.2006 tarihinde Yeni Alanya Gazetesinde yayınlanmıştır.Maalesef güncelliğini (daha kötü günler yaşayarak) korumaktadır.

Tekstil sanayi..: 18.09.2006:..

Geçen gün bir konfeksiyon ihracat firması sahibi olan bir arkadaşım ile beraber borçlu olduğu kumaşçısının yanına gittik.Havadan sudan kısa bir sohbetten sonra konu arkadaşımızın ödeyemeyeceği ve bu nedenle uzatmak istediği çeke geldi.Ne olduysa o an oldu. Kumaşçı arkadaş gitti yerine tahsilatçı kimlikli başka bir arkadaş geldi.Ya çekin karşılığını bir hafta içinde + % 10 bedeli ile ödeyeceğini ya da her türlü tahsil edebilecek güce sahip olduklarını vs. vs.

Canım Türkiyem. Bir nesil tekstilci olarak yetiştirildi, eğitim ve öğretim aldılar. Ama şu an piyasa bu tiplerin elinde.İlk sancı 1994 İkinci darbe 1998 Üçüncü yıkım 2001 Ve en son 2005-2006.

Bu dönemler insanlarda ne şeref bıraktı ne de başka bir şey.Önce bankalar çekti krizlerde ellerini zavallı KOBİ’lerden. Sonra esnaf %10-15’lerle kırdırdı çeklerini factoring görüntülü tefecilere, oto galeri müsveddelerine. Şimdi o yıllardaki tefeciler anlı şanlı holding oldular.

Ve tüm bu süreç politikacıların gözleri önünde ve katkılarıyla gerçekleşti. Şimdi aynı politikacılar utanmadan nabız yokluyorlar, tekrar siyasete ısınmaya çalışıyorlar.Son hükümet bunca gelmiş geçmiş hükümetlerin başaramadığını başardı ve hakikaten bu sektörü bitirdi.

Artık herkes mutlu. Parası olan iki kişiden oluşan ürün müdürü ekibiyle Çin'de ürettirdiği paçavraları utanmadan kendi marka etiketini koyarak ve yine utanmadan yıkama talimatına "ÇİN’DE ÜRETİLMİŞTİR" ibaresini yazarak satışa sundular mağazalar zincirlerinde.

Sonra törenlerde bağırdık "Ne mutlu Türküm diyene".Trakya'ya serbest bölge kuranlar,Türkiye'nin en büyük jean firmaları, çocuk giyim markaları hepsi birer birer Çin'e gittiler.Nerede singerci, overlokçu, reçmeci, çift iğneci, ortacı, son ütücü?

Gün ola devran döne derler ya.İşte o gün geldi. Artık bilinçli tüketici yıkama talimatına bakıyor ve "ÇİN’DE ÜRETİLMİŞTİR" yazılı ürünü almıyor ve ALMAYACAK!

Çünkü biliyor ki her aldığı ürün bu sektörde bir kişinin daha işsiz kalmasına sebep olacak.

Umut ediyoruz bu uygulamaya giden dev firmalar doğru yolu bulup tekrar özüne döneceklerdir.Yoksa memlekette müşteri kalmayacak.

Sadece Türkiye'de üretim yapan tekstil firmalarına sesleniyorum. Gelin bir seferberlik başlatalım. "TÜRKİYE'DE ÜRETİYORUM !" sloganımız olsun.İşsizlik sorununu hep beraber çözelim.....


Bu yazı 1165 kere okunmuştur.

19 Şubat 2008 Salı

TEKSTİLDE BIÇAK KEMİĞE DAYANDI.


Tekstilde bıçak kemiğe dayandı

Eren Güler/hurriyet.com.tr


hurriyet.com.tr olarak hazırladığımız tekstil dosyasının bugünkü konuğu Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ahmet Nakkaş.

Dün Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu ile başladığımız seriye bugün Ahmet Nakkaş ile devam ediyoruz...
20 yıllık tekstilci olan ve derneğin başkan koltuğuna geçen sene oturan Nakkaş, sektörün en büyük problemi olarak değerli YTL ile üretim maliyetlerini arasındaki ilişkiyi görüyor. Nakkaş, tekstilde artık bıçağın kemiğe dayandığına dikkat çekiyor.
"Gelecek açısından tedirginiz" diyen Nakkaş, sektörün rekabetçi yapısının giderek azaldığına işaret ediyor. Nakkaş'a göre sektörün kurtuluşunun yolu Anadolu'dan geçiyor...
TDSD Başkanı Ahmet Nakkaş ile tekstil sektörünü değerlendirdik...
Nakkaş'a ilk sorumuz sektörün temel sorunları ile ilgili. Size göre tekstili en büyük problemleri nedir?
"2007 yılında yüzde 17 oranındaki ihracat artışına ve ulaşılan 16 milyar dolar ihracata rağmen hazır giyim sektöründe karlılık daralıyor, iç ve dış rekabet baskısı artıyor. Üretimde artış geçen sene sınırlı kaldı. Buna karşın her ölçekten şirket kapanmaları ve istihdam kaybı yıl boyunca yaşanmaya devam etti.
Tekstil en olumsuz etkiyi fiyat istikrarı ile değerlenen Türk Lirası karşısında artan üretim maliyetleri nedeniyle yaşıyor. Yapısal reformların gecikmesi, yüksek kamu maliyetlerinin sürmesi ve kamu desteklerinin yeterince ve istenilen sayıda firmaya ulaştırılamaması gibi nedenlerden dolayı da dönüşüm süreci 2007 yılında yönetilebilir olmaktan çıktı ve doğal bir seleksiyon sürecine dönüştü.
Son 3 yılda kazandığımız rekabet üstünlüğünü yitirmeye başladık. Müşterilerimizden ve alıcı gruplarından gelen tepkileri ölçtüğümüzde avantajlı yapımızın rekabet adına yeterli olmadığı, maliyetlerimizin çok yükseldiğini söylemeleri gelecek açısından bizleri tedirgin ediyor."
Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türk hazır giyim sektörü, rekabetçi yapısını son 4 yılda yüzde 42 kaybetti. Bu çok önemli bir kayıp. Bu kaybı işletmeler verimlilik çalışmalarını, ürün çeşitlemeleri yaparak korumaya çalıştılar, ama artık bıçak kemiğe dayandı. Bu noktadan sonra, rekabetçi anlamda daha yapılabilecek çok fazla bir şey yok.
TEKSTİLİN ROTASI ANADOLU
FİNANSMAN DESTEĞİ İSTİYORUZ

- Hükümetten bir beklentiniz var mı?
2008-2009 yılları içinde devlet tarafından bir finansman desteği sağlanırsa hazır giyim ve konfeksiyon sektörü için dönüşüm süreci sürdürülebilir hale gelir. Aksi halde çok sayıda firma dönüşüm sürecini tamamlayamadan sektörden çekilmek zorunda kalacak. Biz finansal önlemlerin süratle hayata geçirilmesini istiyoruz. Ayrıca sektörün orta vadeli olarak netleşmesini istediği 6 konu var...
Hükümetin sektöre orta uzun vadeli açık ve net bakışı, sektöre yönelik kamu stratejisi, Anadolu’ya taşınma ve ihtisas sanayi bölgelerinde üretimin desteklenmesi, kamu yüklerinin azaltılmasına yönelik takvim, sektöre yönelik devlet destekleri, yeni yatırımların desteklenmesi ve 5084 sayılı kanunun geleceği...Tekstil mevcut durumda büyük umutlar vaat etmiyor. Ancak bunun bir çıkış yolunun da olması lazım. Bir önceki röportajımızda Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, 'tekstilin Güneydoğu'ya kaydırılması gerekir' demişti. Peki Ahmet Nakkaş'ın reçetesi nedir?
"Hazır giyim yatırımlarının yüzde 85'lik bölümü büyük illerde yer alıyor. Ancak, büyük şehirlerde artık rekabetçi yapıyı sürdürmek mümkün değil. Dolayısıyla, bu sanayinin Anadolu'ya kaydırılması gerekir. Türk hazır giyim sektörü rekabet gücünü her yıl biraz daha kaybediyor. Bıçak kemiğe dayandı. Biz, 'artık bir sanayi stratejisi oluşturulmalı' diyoruz.
Son iki yılda yüzde 18 küçülen sektör için `Ufuk 2015-Türk Hazır Giyim Sektörü Yol Haritası` başlıklı bir rapor hazırladık. Bu raporumuzda yetkililere, üretimin Anadolu`ya kaydırılmasını sağlayacak AB uyumlu devlet destekleri, bölgesel ve sektörel destekler gibi yeni teşvik politikaları geliştirmelerini öneriyoruz. Türkiye, her alanda ulusal bir ruhla hareket etmeli. Türkiye’nin giderek tehdit halini alan dış ticaret açığından ve özellikle sıcak para ile finanse edilen cari açıktan kurtulması için de artık sen ben tartışmalarının bir kenara bırakılması gerekiyor."
ÇİN'İ NASIL GEÇEBİLİRİZ?
Türkiye'nin testildeki en büyük rakibi Çin. Sıfıra yakın işçi maliyetleri, enerji ve devlet teşvikleri, ihracata özendirici uygulamalar derken Çin neredeyse tekstilin üretim üssü haline geldi. Peki Türkiye'nin Çin karşısında hiç mi şansı yok? Çin ve diğerlerine karşı rekabet üstünlüğünü nasıl sağlayabiliriz? Cevabı TGSD Başkanı Nakkaş veriyor...
"2007’deki koşulların sürmesi halinde 2008 yılında doğal seleksiyon sürecinin sektörde daha ağır tahribatlar yaratması kaçınılmaz. 2008 yılında Çin’e karşı AB’de uygulanan kotaların muhtemelen kalkacak olması ile birlikte ilave bir olumsuz etki ile karşılaşılacak. Kotanın kalkmasıyla birlikte, Çin malları AB’ye büyük ölçekli bir şekilde “saldıracak."
Sektörün dönüşüm sürecinin yönetilebilir olması için UFUK 2015 çalışması ile orta vadede uygulanmasını önerdiğimiz başta Anadolu’ya yatırım veya taşınma olmak üzere önlemlerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bununla birlikte 2008 yılında sektörde dönüşüm sürecine ayak uyduran ve bu konuda azami çaba gösteren firmalarımıza özellikle finansman alanında bir ara destek sağlanması ihtiyacı çok yüksek olacak. "
TÜRKİYE'NİN AVANTAJLARI NELER?
Türkiye son yıllarda tekstilde Çin ve diğer ucuz iş gücü sağlayan ülkelerin ağır baskısı altında kalsa da, bu sektörde önemli tecrübe, birikim ve deneyime sahip. Özellikle uluslararası alanda hala gözde ülkelerden biri olma konumunu koruyor. Bizim en büyük avantajlarımız nedir?
"Türk hazır giyim sektörü, İtalya’da olduğu gibi tekstil sektörü ve diğer değer zincirinin aktörleri ile azami bir entegrasyon içinde. Pamuktan başlayarak her türlü girdiye sahibiz. Hazır giyim sektörü üretim kalitesi olarak çok gelişmiş bir düzeyde ve dünyanın tüm önemli markaları için üretim yapılabiliyor.
İtalya’da olduğu gibi küçük-orta ölçekli, esnek, hızlı üretim yapabilen işletme sayısı yüksek. Tasarım ve koleksiyon kapasitesi hızla gelişiyor, Çok sayıda marka ile bölge ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülke pazarlarında kendine yer buluyor. Türk hazır giyim sektörü, tüm bu birikimi ile İtalya olma potansiyeline sahip.
Biz İtalya ile rekabet edebilir miyiz?
Türk tekstil ve hazır giyim üreticisi, ağır vergi politikaları altında eziliyor. İstihdam vergilerinin işgücü maliyetine oranının %43’lere vardığı bir ülkede, tekstil ve hazır giyim sektörünün ne Çin gibi dev bir fason üreticiyle ne de İtalya gibi "moda yaratma ülkesiyle" sağlıklı bir rekabete girmesi mümkün değil.
İtalya'nın sırrı nedir?
ÇİN'E KARŞI GÜÇBİRLİĞİ
Ahmet Nakkaş, tekstilin iki önemli ülkesi, İtalya ve Türkiye'nin Çin'e karşı güçlerini birleştirebileceğine ve yeni alanlara girebileceğine de dikkat çekiyor...
"Çin'e karşı daha sağlam durabilmek için bölgesel iş ve güç birliği yapılması gerektiğini söyleyen pek çok merci var. Bunlar, Türk-İtalyan işbirliğine sektör olarak hazır olduklarını söylüyor.
Bir yandan yurtdışında İtalya gibi büyük oyuncularla işbirliği yaparken içeride de ulusal çıkarları ön planda tutarak birlik ve beraberlik içinde yola devam etmeliyiz. Fast - Flexible - Fashion ( hız - esneklik - moda) hizmetleri ve verimlik çalışmalarına öncelik verilmesi halinde istenen fiyatlar istenen kalitede tutturulabilir. Pazar derinliğine erişimde (market penetration) ülke bazlı Dış Ticaret Şirketi (UDS) dayanışma modeliyle aktif marketing, ortak show-standı ve sonrasında ortak show-room oluşturarak Kuzey Avrupa pazarları ve Özbek - Kazak - Kırgızistan pazarlarına ortak girişimle başlatılması önemli işbirliği alanları olabilir."
İtalya Çin’den 20 kat daha pahalı iş gücüyle üretmesine rağmen uluslararası pazarda rekabet gücünü koruyabiliyor. Bunun temel nedeni, İtalya’nın ‘moda ürünler’ yaratması ve bunları pazarlayabilmesi...
HEM MARKALAŞMA HEM FASONCULUK
Tekstilde Türkiye'nin en büyük problemlerinden birisi markalaşma, daha doğrusu markalaşamama... Dolayısıyla tekstil ürünlerinin katma değeri oldukça düşük. Ahmet Nakkaş, markalaşma ve fasonculukla ilgili düşüncelerini anlattı...
"Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörü markalaşma ve kendi modasını yaratmaya çalışırken, aynı zamanda daha iyi şartlarda fason üretim fırsatlarını da kovalamalı. Çünkü sektörün kısa süre içinde tamamıyla marka üretim endüstrisine entegre olması zor görünüyor.
2008 sonrasında oluşacak ortamda, düşük maliyet üstünlüğüne dayanan rekabetin Türk hazır giyim sektörü için etkin bir çözüm olamayacağı kesin. Bunun da anlamı şu; tekstilciler fiyat rekabeti yerine moda ve markalaşmaya, kaliteli mal üretimine ve pazarlama tekniklerini geliştirmeye yönelmeliler. Fasonculuk sisteminin orta vadede sektörü taşıması olanaksız. Bu nedenle sektör kendi markasını yaratarak, başta İtalya olmak üzere Fransa ve İngiltere gibi kalite odaklı ülkelerin rakibi olmalı. Böylece sektörde Çin ile kulvarımız da ayrılacak...