30 Ekim 2008 Perşembe

İHKİB Koltuk Savaşları


14.06.2008 Cumartesi



İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) başkanlık koltuğu yarışı 24 Haziran’da sonuçlanacak. Seçilmiş yeni başkan görevine başlayarak taahhütlerini yerine getirmeye çalışacak.
İHKİB başkanlığı neden önemli?
İHKİB’in yönettiği bütçe yaklaşık 32 Milyon YTL.’yi buluyor. 2007 yılı ihracatının 13 Milyar Doları İHKİB üzerinden gerçekleşmiş. Bu rakam Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 11’ine denk geliyor. Daha açık bir ifade ile, Türkiye’den yapılan Hazır Giyim ihracatının yüzde 80’ini temsil ediyor.
Şu an ki İHKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ve yine aday. Diğer üç aday ise eğer son dakika çekilmeler ve ittifaklar yaşanmazsa; Hikmet Tanrıverdi, Nedim Özbek ve Abdi Köse.
Tüm adaylar, kendini ispatlamış, sektörde bir yerlere gelmiş kişiler. Birikimlerini ve tecrübelerini başkanlık koltuğunda değerlendirmek istiyorlar.
Tanrıverdi, tüm sektörü kucaklamaktan, uzlaştırıcı ve ulaşılabilir olmaktan bahsediyor.
Abdi Köse, kayıt dışına son vermekten bahsediyor.
Başkan Orakçıoğlu, “sektörü siyasete girmek için basamak olarak kullandığım iddiaları var, böyle bir şey düşünmedim. İcraat dönemimde AB ile partner olarak önemli projeler ürettik” diyor.
İlk adaylık başvurusunda bulunan, Nedim Özbek ise; “Türkiye’de moda, marka, katma değerli üretim öne çıkarken, meydanı boş bırakamazdık” diyor.
Diğer taraftan İHKİB Başkanı Orakçıoğlu’nun Yön. Kur. Üyesi iken, 2007’de istifa eden ve başkan adayı Hikmet Tanrıverdi’nin listesine giren ÖZAK Tekstil Yön. Kur. Bşk. Ahmet Akbalık, “Orakçıoğlu, Dokuz yıldır, siyasete girmek için İHKİB’i kullanıyor. Sıkıntılı olan sektörün üzerinden siyaset yapmak, sektöre verilecek en büyük zarar. Siyaset sektörel kuruluşlarla değil, Ankara’da yapılır” diyor.
Evet, sevgili okuyucular, 14 bin üyeli İHKİB’in durumu bu. Herkes bir şeyler söylüyor, ama hiç kimse “Biz nerede hata yaptık?” demiyor.
Naçizane, Sabih Samur olarak 14 bin üye adına birkaç sorum olacak!

1- İTKİB’e bağlı ve isminde “İstanbul” kelimesi yer alan bir birlik olarak, İstanbul’da, üretimin temel
direği olan, fason üretim yapan atölyelerin iyileştirilmeleri ile ilgili neler yaptınız? Ne gibi
projeleriniz var?
2- Çin ve Uzakdoğu ülkeleriyle baş edebilmek için MPM ve TÜBİTAK ve gerektiğinde DPT ile kısa
ve uzun vade, çalışma projeleriniz var mı?
3- İstanbul ve Türkiye genelinde % 40–50’lere varan “Atıl Kapasite” varken, Mısır’da ne aradığımızı,
sesli olarak dile getirecek misiniz?
4- İhracat yaptığımız markalar, İstanbul ve diğer büyük şehirlerde, kendi mağazalarını açtılar. Örneğin X yabancı marka 9 YTL’ ye PSF ile satış yaparken, aynı kalitedeki tişörte kendi markanızla 19 YTL PSF ile nasıl rekabet etmeyi düşünüyorsunuz?
İç pazara yönelik Ulusal bir stratejiniz ve sloganınız var mı?
5- Enerji giderleri konusunda, hükümete baskı yapılması için çalışmalarınız var mı?
Umarım tüm bu ve benzeri sorulara olumlu yanıtlarınız vardır ve o koltuğu hak ediyorsunuzdur.
Gönlümüzdeki başkan, sektörü, tekrar lokomotif sektör durumuna getirecek çapta, genel kültürde
ve vizyonda olsun.
Başarılar dilerim.

Hiç yorum yok: