20 Haziran 2011 Pazartesi

61. Hükümete Dilekçe



Çek Yazılması ve Şeref ile Şerefsizlik Arası Çizgi

Ticaret erbabısındır, ihracat firman vardır, yurtdışına yüklediğin malların bedeli gelir ve yazmış olduğun çekleri güle oynaya ödersin. Bankalar sana çek karnesi vermek için her türlü şirinliği yaparlar. Ama gün gelir büyü bozulur. Beklediğin döviz bedeli zamanında gelmez ve bir anda o tarihli tüm çeklerin boşa düşer. Yani karşılığı yoktur. Rica edersin birkaç gün istersin çek yazdığın kişi veya firmalardan. Kimisi anlayışla karşılar kimisi ise doğru avukatına gider.
İşte o an radyoda “dönülmez akşamın ufkundayım” adlı şarkıyı dinlemenin vaktidir.
Ve ilk çekin yazılır. Peşinden banka müdürü arar ve tüm çeklerini iade etmenizi söyler.
Çekin yazıldığı duyulduğu an daha vadesi gelmemiş belki Şubat belki Mart ayındaki çekleriniz dahi yazdırılır. O sırada sen sudan çıkmış balık gibisindir. Neler olduğunu çözmeye çalışıyorsundur.
Ve düne kadar her türlü saygı ve sevgi gösterisinde bulunan çalıştığın kişi ve yanındaki personel ise artık sana bitik adam gözüyle bakmaktadır. Çünkü artık paran ve dolayısıyla gücün yoktur.
Bir gün gizli numara yazan bir telefon gelir, dayanamayıp açarsın. Karşında genelde Türkçe’si bozuk olan arkadaşlardan biri sana “şerefsizlik” üzerine hayat dersi vermektedir. Çünkü adama verdiğin çekin karşılığı yoktur ve sen artık şerefsiz bir işadamısındır. Ve bunu sana deklare etmek için çek sahibi arkadaş siyah takım elbiseli üçüncü sınıf bir ağır abi gönderir. Bu ağır abi sende paralarının kalmayacağını ve her türlü alacaklarını bildirme nezaketinde bulunur.
İşin vardır siparişlerin vardır ama sistem kilitlenmiştir. Çünkü sen çeki yazılmış bir adamsın.
Neyse madem işadamlığına soyundun çıkış yolunu da bulacak olan sensin. Davanda haklıysan Allah yardımcın olacaktır.
Gelecek günlerin çeki yazılan veya yazılmayan, borcu olan veya olmayan tüm güzel insanlara mutluluk, huzur, bol kazanç ve en önemlisi sağlık getirmesi dileklerimle.
Allah hepimize borçlarımızı ödemeyi ve lekesiz bir isimle yaşamayı nasip etsin.


61. Hükümet mutlaka bu soruna el atmalıdır.

Şu an 180.000 kişiyi aşmış olan çeki yazılmış ticaret erbabı vardır.
Bu kişilerin de yaklaşık yarısı yargıtay sürecini de tamamlamış olarak tutuklanmayı ve cezaevine götürülmeyi beklemektedirler.
Hâl böyle iken Silivri'nin kapasitesi 11.000 kişi olduğuna göre bir iki ay içinde yaklaşık 20 ADET SİLİVRİ CEZAEVİ BÜYÜKLÜĞÜNDE CEZAEVİ YAPMAK GEREKMEKTEDİR!!!
Ve ya bu konuya çözüm bulmalıdır.
Naçizane bireysel olarak önereceğim çözüm şudur:

1-Adalet Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ortak bir çalışma planı oluşturulmalı.
2-Devlet bankaları yurtdışından çok uzun vadeli kredi bağlantıları yapmalı!
3-Alınan bu krediler KOSGEB ve Halkbank, Ziraat Bankası gibi bankalar aracılığı ile
3a- Alacaklılar ellerindeki yazılmış çekleri bankaya teslim edecek
3b- Borçlular 3-5 yıl geri ödemesiz ve sonrasında min. 5 yıl geri ödemeli bir yapılandırma ile borçlarını ödeme taahhüdünde bulunacak
3c- Bahsi geçen kurumlar alacaklıya çek bedeli kadar ödeme yapacak.
Alacak verecek bitmiş olacak.
Mahkemeler inanılmaz rahatlayacak.
Herşeyden önemlisi bu kadar atıl ve işi bilen iş adamı, esnaf, çiftçi ve tüccarın tekrar yatırıma dönmesi, müteşebbis olması, istihdamı patlatacak, ekonomi ve dolayısıyla işlem hacmi büyüyecektir.
Gereğini 61. Hükümetin görüşlerine sunuyorum.

Sabih Samur

http://www.kariyergazetesi.net/hbr/haberdetay.asp?ID=1815